| |
|
|
Toplumsal beyinde istifham mı izdiham mı var acaba?
Bu askerlik anımı bir kez daha yazmıştım. Bir yüzbaşı vardı. Bizlerle ilgilenir, sorunlarımızı çözmek için yürekten çaba gösterirdi.. Antalya Topçu Alayı'ndaki ilk günümüzde bizleri toplamış ve şöyle demişti: -Kafanızda izdiham olduğu zaman bana gelin! Ben bu "Kafanızda izdiham"ı duyunca gülümsemiştim. Belli ki bizim komutan "İstifham" kavramı ile "İzdiham"ı karıştırıyordu. Ama aradan çeyrek yüzyıl geçtikten sonra kendi kendime "Belki bizim komutan bilerek istifham yerine izdihamı kullanmıştır" diyorum. Televizyon haber ve programlarını izleyin. Gazete ve dergileri okuyun. Türk kamuoyunun kafasında gerçekten izdiham yok mu? İyi ve kötü değerler, yanlış ve doğru bilgiler, köylülükle kentlilik, Avrupalılık ile Ortadoğululuk, inançlar ve laik anlayış, milliyetçilikle ırkçılık, devletçilikle serbest pazar ekonomisi birbirlerine dolaşmış şekilde tıkış tıkış birlikte, yığılı durmuyorlar mı kafalarımızın içinde? İsmet İnönü'nün siyasi zekasını anlatmak için ne denirdi? -Paşanın beyninde 40 tane tilki dolaşır ve kuyrukları birbirine değmez. Şu anda bizim beyinlerimizde dolaşan tilkilerin ayakları birbirlerine takılıyor, kuyrukları birbirlerine dolanıyor. Bu, sokaktaki insanlar için de böyle, siyasetin ve idarenin zirvelerinde yaşayanlar için de böyle. Büyük kentlerin en merkezi meydanlarında, semtlerinde tinerciler, kapkaççılar dehşet saçıyor. Karakollar hariç civardaki evler sürekli soyuluyor. Babaların eşlerini, çocuklarını öldürmesi haberleri bile olağan hale gelmiş. Kar yağdığı için okullar açılamıyor. Yağmur yağınca mutlaka evleri sel de basıyor. Resmi ağızlar ise "Asayiş berkemal. Kara, yağmura galip geldik" diye açıklama yapmaktalar. En garibi de bir medya "Hırsızlık arttı" diye haber yapınca, bir başka medya da "Hırsızlık artmadı ama o medyanın patronunun evine hırsız girdi" diye bakabiliyor olaya. Değer ölçüleri de garipleşti. Geçenlerde televizyon kanallarından birindeki aydınlatıcı programda, bir reality show'un iki kahramanı birbirleriyle ağız dalaşı yapmaktaydılar. Kadın olan karşısındaki erkeği aşağılamak için şöyle dedi: -Ben bunun evine gittim. Evinde 37 ekran televizyonu vardı. Siyaset de böyle. Muhalefetin iktidarı "Aynı anda hem Avrupa hem de Amerika ile iyi ilişki sürdürmek mümkün değil mi" diye eleştirmesi gerekir. Oysa muhalefet hem Amerika'ya, hem de Avrupa Birliği'ne karşı olduğunu vurgulamayı hüner sayıyor. Muhalefetin iktidarı "Hep özelleştirmeden söz ediyorsunuz, ama doğru dürüst bir özelleştirme yapamadınız" diye eleştirmesi gerekir. Oysa muhalefet müflis KİT fabrikalarının özelleştirilmesini engellemek için, tam takım bu fabrikaları ziyaret ediyor. Neyse.. Belki de beyinlerdeki izdihamın nedeni, olayların ve dünyanın yanlış algılanmasından kaynaklanmakta. Yine bir askerlik anısı ile konuyu noktalayalım. Bizim topçu alayına yeni gelen bir yedek subay adayı, görevli subaya "Benim sınıfım ne olacak" diye sormuştu. Ondan "Hamamcı olacaksın" cevabını alınca şaşırmış. "Herhalde seferde sahra hamamlarını ben kuracağım" diye düşünmüş. Neden sonra kendisinin "Hamamcı" değil "Havancı" olacağını öğrenmiş. Basit bir yanlış anlamaymış yani olay.
|