|
|
Turizm ve Kültür Bakanı'na açık mektup
Sayın Erkan Mumcu, Bu mektubu size yazma cesaretini bulmamın üç tane nedeni var: Bir: Türkiye'de siyasi iletişimi en iyi bilen siyaset adamlarından biri olduğunuz ve bu yüzden beni anlayacağınız için. İki: İlk bakanlık günlerinizden bu yana dostluğumuzu ortak fikri temellerde pekiştirerek geliştirmiş olmamıza rağmen, ne sizden ne de sizin vasıtanızla üçüncü şahıslardan en küçük bir maddi menfaat sağlamamış olduğum ve bu yüzden benim için çok önemli olan dostluğumuzdan başka kaybedecek bir şeyim olmadığı için. Üç: Türkiye'nin tanıtımı konusunda size karşı yönelen tahriklere gereksiz yere kapıldığınız ve bu konuda yalnız bırakıldığınızı hissettiğim için. Geçmişte pek çok kez beni dinlemeyerek (!) doğruları bulduğunuzu kabul ediyorum. Ama ne yazık ki, bu sefer yanılıyorsunuz, sayın Bakan... Turizm pazarlama ve reklam faaliyetlerinin ihalesinde beş yıldır aynı ajansın kazanmasından huylanıp sizi eleştirdiler. Süleyman Demirel'i de iki kez benzer konularda sıkıştırmışlardı. Birinde, "Verdimse verdim, ne olmuş?", ikincisinde de, "Gerekseydi Çankaya'nın arazisini verirdim!" demiş, herkesi susturmuştu... Sizin o aşırı, 'soy', bize hiç de uymayan 'vahşi demokratik' tavrınız yine depreşti ve "Gelin, ihaleye katılan bütün işleri sergileyelim, herkes görsün!" gibi bir 'çocuksu nahiflikteki' teklifle çıktınız ortaya. Onlar da "Hodri Meydan!" dediler. Sayın Mumcu. Size söyleyecek üç şeyim var: 1. Sizin bakanlığınızın görevi Türkiye'nin tanıtımını yapmak değil. Türkiye'nin turizmini pazarlamak. Bunu siz ve çevrenizdeki 15-20 kişi biliyor. Herkes, başka muhatabı ortaya çıkmadığı için Türkiye'nin tanıtımından da sizi ve Bakanlığınızı sorumlu tutuyor. Dışişleri, Türk Tanıtma Fonu, Başbakanlık, dış temsilcilikleri bulunan tüm diğer bakanlıklar sütre gerisinde. O zaman siz de lafı uzatmayın, "Tamam!" deyin "Ben sorumluyum!" ve gereğini yapın. Diğer sorumluları sizin koordinasyonunuzda göreve çağırın. Tabiri caizse durumunuz, kendini arpa sanan delininkine benziyor biraz. Tam iyileştirmişler adamı, "Tamam ben insanım!" demiş. Çıkarıyorlar hastaneden. Bakmış bahçede bir tavuk. Hemen fırlamış bir ağacın üstüne. "Ne yapıyorsun yahu, hani sen insandın?" diyecek olmuşlar. Adam korkuyla yanıtlamış: "Ben insan olduğumu biliyordum da, tavuk biliyor mu bakalım benim insan olduğumu!"... O misal... 2. İrlanda'yı İrlanda olarak algılatan 15 yıllık kampanya sırasında İrlanda hükümeti kaç ajans değiştirmiş? İspanya ne yapmış? Arçelik, Vestel, Garanti, Ülker, Efes Pilsen, Coca-Cola ne kadar zamanda bir reklam ajansı değiştiriyorlar?.. Koskoca Türk devleti her yıl ajans mı değiştirirmiş... Kimin kazanacağı belliymiş onun için konkura katılmıyorlarmış. Oysa o ihaleyi her yıl yapmak yanlış. Çoğunluk sizde değil mi? Özel bir yasal düzenleme yapılamaz mı? Bu ihale muhabbetiyle her yılın dört ayını kaybediyorsunuz ve iş hedeflerinize zarar veriyorsunuz aslında. 3. Siz koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin bir Bakanısınız. Reklamcılarla niye tartışmaya giriyorsunuz? Basın sözcünüz yok mu? Bırakın bu tür açıklamaları o yapsın. Devlet kurumları ve halka açık şirketlerle iş yapıldı mı, tabii ki şeffaflık esastır. Kalksın reklam ajansınız DDF anlatsın. DDF açıklasın, nereye kaç para harcamış, kendi ne kadar kazanmış. Bir de ihalede kazanamayanlar, neden kazanamadıklarını açıklamanızı istiyorlar. Bugüne kadar girdikleri kaç konkurda kaç kuruluş açıklamış neden kazanamadıklarını? Yok böyle bir şey. Sayın Mumcu, artık geri dönemezsiniz. Herkes, gözlerinde timsah göz yaşları ne yapacağınızı bekliyor. İhaleye katılan işleri ille de sergileyecekseniz, hiç değilse bunu reklam verenlerin, reklamcıların, medya mensuplarının ve akademisyenlerin meslek kuruluşlarının oluşturacağı bir komisyon önünde yaptırın. Bu komisyonu da iddia sahipleri kursun, siz değil...
|