| |
|
|
Tecelliden Abuzittin'e Mektuplar
ABUZİTTİNCİĞİM, Afet Koordinasyon Merkezi'nin olağanüstü çalışmalarıyla İstanbul bu defa, kardan kilitlenmeden, badireyi atlattı.. Gerçi "afet"le, yağan 5 bilemedin 10 santimlik kar arasında nasıl bi ilişki var anlamakta güçlük çekiyorum.. Afet demek adı üstünde "yıkım"demek.. Doğanın yıkımı.. Allah göstermesin, büyük depremler, seller, fırtınalar, hortumlar.. Zaten 5 santimlik kar afetse, afeti yaratan da bizler.. Bak, kar küreme ekipleri zamanında işbaşı yapınca, insanlar özel araçlarını bırakıp toplu taşıma araçlarına binince, trafiğe çıkanlar da zincirlerini takıp kurallara uyunca.. okulları da tatil ettin miydi ortada afetlik bi durum kalmıyor. Hatta Afet Koordinasyon Merkezi, koordineyi biraz daha sıkı tutup bütün iş yerlerini, sanki günlerden pazarmış gibi kapattırsa, karlı günler, şenliğe bile dönüşebilir! Bu arada beni en çok etkileyen Afet Koordinasyon Merkezi'nin yolları tuzlama çalışmaları oldu Abuzittinciğim.. Her gün ne kadar yolun tuzlandığını televizyonlara çıkan büyüklerimizin, saatbaşı yaptıkları açıklamalardan öğrendik. 10 bin ton tuz atılmış.. Memleket çapında da, her yıl en az 60 bin ton tuz kullanılırmış.. İlkbahara girerken caddelerin, sokakların, şehirlerarası yolların neden delik deşik olduğu böylece anlaşılıyor kardeşim.. Şimdi diyeceksin ki Avrupa'da da tuz kullanılıyor.. Kullanılıyor ama bunun bi ölçüsü, tekniği var.. Mesela, adamlar metrekareye en fazla 40 gram tuz atıyorlar. Bunu da elektronik araçlarla yapıyorlar.. O andaki ısı, buzun kalınlığı, asfaltın güneş gören, gölgede kalan kısımları, daha bi sürü teknik faktör.. Bütün bunlar hesaplanıp, tuz öyle atılıyor.. Kimi yerde metrekareye 5 gram kimi yerde 30 gram ama en çok 40 gram.. 40 gramın üstü asfaltı deliyor, yolun geometrik yapısını bozuyor, araçlarda aşınmaya yol açıyor, yer altı sularına karışıp çevreye zarar veriyor. Öyle kamyonlara tuzu yükle, arka kapağı açıp kürekle savur.. Böyle bi ilkellik yok.. Üstelik biz de zaten iyi rafine edilmemiş tuza bi de agrega karıştırılınca (özellikle şehirler arası yollarda) bi de bakıyorsun, devrilmiş bi araba. Niye? Çünkü tuz eriyor ama agrega kalıyor.. Agreganın kalması demek sürtünmenin zayıflaması demek. Sürücünün yoldaki agregadan nasıl haberi olsun.. en ufak bi frende veya direksiyon kırmada veya hiç biri değil, öyle giderken hayda birden şarampole.. veya karşı şeride! Lastik yolu tutamıyor ki.. Koskoca adamlar da tv'lere çıkıp "yollara şu kadar ton tuz attık bu kadar ton attık"diye böbürleniyorlar. İyi halt ettiniz! Maddi hasar bi yana kim bilir kaç cana mal olacaksınız!? Münasip yerlerinden öperim Abuzittinciğim. Kardeşin Güneş.
|