|
|
'Abesle iştigal' çeşitlemeleri
CHP Kurultayı öncesinde, liderlerin büyük fırsat kaçırdıklarını, gelecek tasarımları yerine birbirleriyle didişmeye ağırlık verdiklerini, bunun sonucunda ise kazananı olmayan bir oyunun içine düştüklerini yazmıştım. Kurultay sonrasında da CHP'li lider adayları abesle iştigale devam ediyorlar. 'Abesle iştigal' kavramı pek çok şeyi yalın bir şekilde anlatır. Hani 4 tür iş vardır: 1. Acil önemli işler; 2. Acil olmayan önemli işler; 3. Acil önemsiz işler; 4. Acil olmayan önemsiz işler. Benim şahsen hayatımda 1 ve 4'üncü grup işler egemendir. Kendi durumunuzu sorgulayın, göreceksiniz sizin de aşağıya yukarı böyledir. Oysa hayata yön veren 2'inci grup işlerdir. Bizim gündemimizi ise ya irademiz dışı günlük sorunlar belirler, ya da avara kasnak, haybeye kürek çektiğimiz, abesle iştigal türü işler... Abesle iştigal işini en iyi anlatan yazarlardan biri de Dücane Cündioğlu'dur. Bakın ne demiş: "Alimlerimiz abes'i üçe ayırırlardı: 1. Abes-i hakik 2. Abes-i örf 3. Abes-i nazar Abes-i hakik, hiçbir açıdan kendisine yarar ilişmeyen işler için kullanılır; yani bilme eylemine girişen kimsenin bu süreç içerisinde hiçbir yarar temin edememesi ve çabalarının tümüyle boşa çıkması, terimin tam anlamıyla "abes-i hakik"dir. (Hani Türkçe'de "Yandı gülüm keten helva" denir ya, işte bu özdeyişle kastedilen, abes-i hakik başkası değildir.) Abes-i örf, bir bilgi öbeğiyle, yani muayyen bir ilim dalıyla meşgul olan kimseler, ortaya koydukları çabalara karşılık gelecek ölçüde yarar sağlayamamaları halinde abesle iştigal etmiş olurlar; zira bu durumda belki bir yarar elde edilmiştir ama bu, o yararı elde etmek için ortaya konulan çabaların miktarıyla hiç de mütenasib değildir. Bu durumda abes, yetersizlik anlamına gelir; zira başarı, ancak bir çabayla o çabanın amacı arasında denklik olması halinde söz konusu edilebilir. (Kaba tabirle "beş koyup üç almak", abes-i örf ile iştigal etmek demektir.) Abes-i nazar ise, bilme eylemi sonucunda herhangi bir yarar sağlanmış olmakla birlikte, elde edilen bu yarar, şayet bilme eyleminin konusuyla, yani meşgul olunan bilgi dalıyla doğrudan ilgili değilse, kişinin bütün yaptığı abes-i nazar ile meşgul olmaktan ibarettir. Sözgelimi ürettiği deney tüpleriyle amacına ulaşamayan bir bilim adamı, bu tüpleri çay fincanı yerine kullanırsa, onun çabalarının tamamen boşa gitmiş (=abes) olduğunu söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz; zira bu tüpler hiç değilse bir işe yaramıştır. Sanırım bu abes türünü en iyi anlatan Türkçe özdeyişlerden biri de "züğürt tesellisi"dir." Ben hangi tür abeslerle iştigal ettiğimi biliyorum. Ya siz?..
|