|
|
Türkiye'de kaşmir keçisi var da ben mi bilmiyorum?
Ayşen Zamanpur feryat ediyor. Geçen gün bu köşede söz ettim. Çin'e uygulanan kotalar kalkar kalkmaz tekstil ve hazır giyimi hedef alarak tek taraflı kota koyan Türkiye, bu kez kendi kendini baltalıyor. Nasıl mı? İşte size bir örnek. Zamanpur, kaşmir ve ipeğin ana vatanı Çin'e yatırımı kimseler düşünmezken düşündü ve 13 yıl önce Silk&Cashmere markasını yarattı. Zamanpur'un başarı öyküsü öylesine büyüdü ki, biri Birleşmiş Milletler'den olmak üzere 11 tane ödül aldı. Markanın öyküsü üniversitelerde örnek vak'a olarak okutulmaya başladı. Herald Tribune ve Le Monde gibi saygın gazetelere haber oldu. İşte bu marka şu anda Türkiye'nin Çin'e karşı kendini aşırı koruyan tavrından nasibini aldı. Zamanpur, "Barcelona'dan Zürih'e, Sibirya'dan St Moritz'e kadar dünyada tam 25 noktada mağaza açtık. Ama şimdi ne oldu? Biz söz verdiğimiz, altına imza attığımız yerli yabancı bayilerimiz için mal ithal edemez hale geldik" diye dert yanıyor. Türkiye'de hedefledikleri kalitede kaşmir olmadığı için Çin'e yöneldiklerini anlatan Zamanpur, "Kaliteli kaşmir Moğolistan'da olduğu için üretimimiz orada. Bu suç ya da yasak mıdır? Armani ne kadar İtalyansa, Donna Karan ne kadar Amerikansa, Silk&Cashmere de o kadar Türktür. Onlar da üretimlerini farklı ülkelerde yaptırıyor. Kim bizim yüzümüzden haksız rekabete uğruyor? Türkiye'de kaşmir keçisi var da ben mi bilmiyorum? Zarara uğradık, bunu hak etmedik. Tek yaptığımız dünyaya sesimizi duyurmaktı. Bunun için özür mü dileyelim?" diye soruyor. Üzerine yorum yapmaya gerek yok sanıyorum. Bir sanayicinin feryadı bu. Üstelik de başarısı tescilli bir sanayicinin. Ankara'dan ise tam 20 gündür tık yok!
|