Suçluların telaşı
Küfürler bizi yıldırmaz. Biz doğru bildiğimiz yolda ilerlemeye devam edeceğiz..
Doğan Grubu ve Milliyet'in yayın politikasıyla ilgili eleştirilerimize dün küfürle karşılık aldık. Ben Milliyet'in yayın yönetmenine, gazetenin ombudsmanı Derya Sazak'ın son cümlesiyle yanıt vereceğim: "Ombudsman olarak, CHP'ye yönelik bir çalışmayı Milliyet, Sayın Tarhan Erdem'e yaptırmamalıydı, diye düşünüyorum." Bir başka alıntıyı ise Yeni Şafak yazarı Taha Kıvanç'tan yapıyorum: "Geç saatte salonu terk ederken, biri kulağıma, 'Bugün Mustafa Sarıgül kaybetmeyecek yalnızca, Aydın Doğan da kaybedecek' diye fısıldadı: 'Bir, yenilen birine bütün gücüyle destek çıktığı için kaybedecek.. Bir de, destek çıktığı kişi Mustafa Sarıgül olduğu için..' Ne demek istediğini ben anlamadım, ama belki siz anlarsınız diye buraya kaydediyorum." Bunları SABAH'ın yöneticisi olarak ben söylemiyorum. Kendi ombudsmanı söylüyor, bizimle hiç ilgisi olmayan, zaman zaman bize yönelik ağır eleştirilerini esirgemeyen Taha Kıvanç söylüyor. Oysa Milliyet yönetimi yanıt vermesi gerekirken kişisel kavgalara giriyor. İşi bel altına sürüklüyor. Bu yazdıklarının hesabını gerek tazminat, gerek cevap düzeltme olarak yargıdan alacak zaten. Eğer ona uyarsam, kendi patronunun Milliyet'i almadan önce ne işler yaptığına girip işi iyice ucuzlatmam gerekir, bu da siz okurlara haksızlık olur, konu kişisel kavgaya dönüşür. Benim söylediklerim nettir ve hep arkasında olacağım. Medya, siyasete müdahale alışkanlığından vazgeçmelidir. Medya bakan atamak, iktidar belirlemek, başbakan tayin etmek virüsünü içinden atmalıdır. Maalesef, bir kısım medya bu konuda ısrar etmektedir. CHP lideri Sayın Baykal da bu konuda rahatsızlığını dile getirmiş ama bu işi eksik yapmıştır. Konuyu "medya" gündeminde tartışmaktadır. Bu yanlıştır. Çünkü bu işi toptan medya yapmamıştır. Medyanın bir kısmı yapmıştır ve ben de bunun adını koymuşumdur. Buna iki şekilde cevap verebilirsiniz: Ya, 'Ergun Babahan'ın yazdıkları yanlıştır, bize haksızlık ediyor. Biz CHP Kurultayı'nın hiçbir yerinde olmamışızdır' dersiniz, ya da küfür edersiniz. Milliyet yönetimi ikinci yolu tercih etmiş. Bunun hukuki sonuçlarına katlanmak durumundadır. Bu tavra İsmet İnönü'nün sözleriyle cevap vereyim: "Suçluların telaşı içindesiniz." Biz medyada yeni bir anlayışın temsilcisi olarak iş dünyasına, siyasete, medyaya yönelik her türlü haksız müdahalenin karşısında olacağımızı ilan ettik. Yapanların karşısında, mazlumun yanında olacağımızı söyledik. Bugün yine tekrar ediyorum. Bir medya grubunun haksız tutumuyla mağdur olan herkese sayfalarımız açık. Medyayı silah gibi kullanıp insanların haklarını gasp edenlerle mücadeleye kararlıyız. Bunların rahatsız olduğu gerçek de budur. Medyada tek seslilik dönemi bitmiştir. Çok sesli, rekabete dayalı bir yapı oluşmaktadır. Bundan iş dünyası, reklam veren, okuyucu, dağıtımdaki ikili yapı sayesinde bağımsız gazeteler de yararlanmaktadır. Bu yapının tek gayri memnunu, kafasındaki dizayn bozulan, oyunları açığa çıkan kesimlerdir. Küfürler bizi yıldırmaz. Biz, doğru bildiğimiz yolda ilerlemeye devam edeceğiz. Bundan böyle siyasete, iş dünyasına müdahale planı olanlara duyurulur.
|