|
|
Haber nasıl yapılır?
Aslında üzerine yazmak istiyordum, meslektaşım Yüksel Aytuğ sayesinde fırsat oldu. Malum ben önce, "15 dakikalık haber bülteni Türkiye gündemine yetmez" dedim. Yüksel de "hayır yeter" dedi. Onun, benim ekranda yaptığım gece haberlerimle ilgili olumlu yorumlarına teşekkür ederim ama itirazlarım devam ediyor. Biliyorsunuz bizde haber bültenleri bir dönem program süresindeydi. Yani neredeyse iki saate uzanıyordu. Bu eldeki haberlerin esnetilmesine, uzatılmasına, tekrarına haliyle de can sıkmasına neden oluyordu. Bu kabul. İngiltere'de de BBC gibi kanallar haberi kısa, efekt kullanmadan veriyorlar ve izleyenleri memnun. Bu da kabul. Ama...
NEDEN KIRKBEŞ DAKİKA? İşte bu 'ama' deminki kabullere rağmen çok önemli. Çünkü Türkiye, gündemi çok çabuk değişen, sürekli haber koşuşturması içinde bir ülke. Bunun en basit örneği gazeteler ve haber kanalları. Hatırlıyorum, ilk haber kanalları açıldığında günü nasıl dolduracakları konuşuluyordu. Şimdi sayıları dörde ulaştı. Yenileri açılmaya hazırlanıyor. Haliyle ana kanallarda da artık haber önemli bir yer tutuyor. Nasıl gazetelerin birinci sayfaları futbol, magazin, gündelik hayat haberlerine yer veriyorsa izleyicisini doyurmak için bir haber bülteni de bunları yapacak. Yani merak ve ilgi uyandırıyorsa haber diyerek Semranım vakasını da ekrana taşıyacak; elbette her haber merkezi kendi meşrebince... Bunun da ortalama süresi kırk beş dakikadır. Daha doğrusu "haberin ihtiyacı" süreyi belirler. Benim makul bulduğum işte bu süredir. Son not yine Yüksel Aytuğ'a. Bana şaka yaparak, "istersen yazını on dakikada yazarım" demişti. Ben de ona bir arkadaşımın deyimiyle yanıt vereyim: "Ne kadar zamanda değil nasıl yazdığımız önemlidir". Tıpkı haberler gibi...
|