32 milyon dolarlık Irak alacağına ne oldu?
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun eski BDDK yönetimi ve bankacı Erol Aksoy hakkındaki raporunu yorum katmadan deşifre etmeye devam edelim. Edelim ki, görevi ihmal eden BDDK yönetiminin yanı sıra İktisat Bankası'nın sahip ve yöneticilerinin de nasıl ve neyle suçlandığını görelim. Raporda yer alan iddialar, Erol Aksoy açısından pek öyle yenilir yutulur gibi gözükmüyor. Önce işlemin ne olduğunu hatırlayalım. İşlem, İktisat Bankası'nın, Kıbrıs'ta kurulu olan Trade Deposit Bank'ı tüm aktif ve pasifiyle (Varlıkları ve yükümlülükleriyle) satın alması. (Bu işlem için İktisat Bankası'nın Malta şubesi kullanılıyor.) Bu mali operasyonun gerçekleştirilme süreci tartışmalı. Erol Aksoy devleti yarım milyar dolara yakın zarara uğrattığı ileri sürülen işlemin Zekeriya Temizel tarafından verilen emirle gerçekleştirildiğini ileri sürüyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu ise "Aksoy'u kötü niyetli olmakla" suçluyor. Ve müfettişler, raporda Temizel yönetimindeki BDDK'yı da şu cümle ile kınıyor: "Otorite, banka yöneticilerinin kötü niyetli işlemlerinin gerçekleşmesine zamanında gerekli önlemleri almayarak, (veto yetkili yönetim kurulu üyesinin zamanında atamayarak) fırsat tanımak, söz konusu kötü niyetli işlemlerin durdurulması veya geri döndürülmesi için gerekli girişimleri bulunmayarak kamu zararı doğmasına neden olduğu..." Şimdi raporun Aksoy'u suçlayan bölümlerinden birkaç noktayı özetleyelim: 1) İktisat Bankası 1990-1991 yıllarında Irak bankalarından satın almış olduğu ihracat kaynaklı alacaklarını Körfez Savaşı'nın patlaması nedeniyle tahsil edemiyor. Bunun üzerine İktisat Bankası 29 Ocak 1999 tarihinde 31.8 milyon dolar değerindeki alacağını, 2.8 milyon dolara Trade Deposit Bank'a (TDB) satıyor. Ancak TDB'nin devri sırasında aynı alacağı İktisat Bankası 31.8 milyon dolara geri alıyor. Başka bir deyişle İktisat Bankası'nın Malta Şubesi'nden TDB'ye 31.8 milyon dolarlık ödeme yapılıyor. Böylece İktisat'a ait varlıklar 28.9 milyon dolar azalırken, Aksoy'un mal varlığı da TDB'deki ortaklık payı nedeniyle aynı oranda artıyor. 2) Raporda, Aksoy'un tahsil edemediği alacakları hissedar sıfatıyla kendi lehine aktardığı ifade edilirken, Doğuş Çelik Cıvata (Aksoy'a ait) ismi şöyle geçiyor: "Bu şirketin, kredisi, nakit karşılıklı krediler ve pasifte mevduattan oluşan, TDB'nin özvarlıkları da dahil olma üzere yaklaşık 16 milyon dolar tutarındaki varlık ve yükümlülüğün bankaya devredilmeyerek, Capital Trust Bank isimli off-shore bankaya aktarılmıştır." 3) Raporun başka yerinde de Doğuş Çelik Cıvata'nın TDB nezdindeki kredilerin önce İktisat Bankası'na devredildiğini, sonra kredi tutarının Capital Trust Bank'a aktarıldığı yazılı. Bu işlem nedeniyle İktisat Bankası bilançosunda oluşan dengesizliğin giderilmesi için Aksoy'a ait Cine5, Kablonet gibi şirketlere ilave faiz yürütüldüğü vurgulanıyor. Ardından da bu şirketlere ait risklerin faiz reeskontları iptal edilerek takip hesaplarına aktarılıyor ve banka yüzde 100 oranında karşılık ayırıyor. Bankanın zararı büyüyor. Birkaç işlemden daha bahsediliyor. Yazı fazlasıyla teknik olduğu için onları kullanmadım. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporu özetle şunu gösteriyor: "Bu birleşme, devleti off-shore hesapları ödemek zorunda bıraktığı için zarara uğratırken, kişisel olarak da Erol Aksoy'un lehine parasal imkanlar yaratmıştır." Başından beri söylüyorum. Bu, mahkeme yüzü görmemiş bir rapor. Hatalı değerlendirmeler de olabilir. (Yarın batık banka dosyasından aklıma takılan güncel birkaç ayrıntıyı sizinle paylaşacağım.)
|