|
|
|
|
|
Ben Semra Hanım değilim
|
|
Cem Yılmaz röportajında konuşulanların birçoğunu yazamadım. Röportajın başında Yılmaz dedi ki "Sorsana bana sen iyi bir insan mısın?" diye. Sordum, anlattı. "Ben iyi bir insanım. Tek zararım yakınımdaki insanlara... Cem Yılmaz yazıldığı zaman okunuyor biliyorlar. Ve sürekli yazıyorlar. Ama ben Semra Hanım olmak istemiyorum ki."
Sevmediğim bir şeyle ilgili şaka yapmam
Cem Yılmaz yerli dizileri, gelin kaynana programlarını sevmiyor. Kurtlar Vadisi'ni hiç izlemediğini söyleyen komedyene göre bazı programların kendileri zaten birer şaka.
Eksik bir şeyler kaldı pazartesi günü başlayan ve salı devam eden Cem Yılmaz röportajında. Eksik kaldı çünkü konuşulanların bir çoğunu yazamadım. Uzun uzun sohbet ettik Cem Yılmaz ile. Televizyon programlarını konuştuk örneğin. Hiçbir programı izlemediğini biliyor muydunuz? Hayır yanlış okumadınız. Ne dizi meraklısı ne de kaynana. "Nasıl olur" diyorum, "Siz komedyensiniz, izlemek lazım ki malzeme çıksın değil mi?" Değilmiş. "Kötü ya da iyi sizi yazmaları reklam değil mi?" diye takılıyorum ciddileşiyor, hatta azıcık kızıyor. "Benden Semra Hanım yapmak istiyorlar, ben olmak istemiyorum" diye bir çıkışta bulunuyor. Cem Yılmaz'a gülersiniz gülmezsiniz. (Gülmeyen niye gülmez onu da anlamış değilim o da ayrı bir yazı konusu. Adam evde çalışıyor mudur gösteriye gitmeden önce "Gülmeyeceğim asla gülmeyeceğim" diye.) Ama şunu kabul etmek gerekir ki Cem Yılmaz büyük bir yetenektir. Hep ilklere imza atmıştır. Ve tüm söyleşi boyunca çok içten bir şekilde söylediği de şudur, "Ben sevilmek istiyorum kardeşim. Özel hayatımda, sosyal ortamlarda, sahnede... Benim olayım budur". "Yoksa" diyor, "Balçiçek niye sence ben küçük yaşlardan beri sahneye çıkıp ilgi çekmeye çalışıyorum?" Sahi niye? Eleştirileri soruyorum yüzü asılıyor, "Filmle ilgili yüzlerce eleştirecek şey varken tutup beni kişiliğim hakkında yorumlar yapıyor, bana yol göstermeye çalışıyorlar." Niye? "Üzerime gelmeyin" diyor adam. "Çünkü tadımı kaçırıyorsunuz, keyfimi bozuyorsunuz. Filmi eleştirin kişiliğimi değil." Haksız da değil hani. O ortaya çıkmasa, yeni bir şeyler yaratmasa, film yapmasa, şarkı söylemese, reklam yazmasa neyini eleştireceğiz? Oturup parasının faizini mi yesin yani? Nedir alıp veremediğimiz? Parasını mı kıskanıyoruz? Brad Pitt bilmem ne arabasına biniyor yakıştırıyoruz ama Cem Yılmaz binince efendim bu araba kaç asgari ücretle alınmış hesabı yapıyoruz. Etrafında çok kadın var diye mi çekemiyoruz. "Yok" diyor işte. "Bir aşkım vardı, ondan da ayrıldım, yeterince sevmedi beni. İlişkilerde başarısızım." Sosyal hayatına mı imreniyoruz? Ne sosyal hayatı? Geceleri yaşıyor adam ama dışarıda değil evinde. Mankenler yok etrafında. Yeni açılan gece mekanlarını bile bilmiyor. Müthiş bir ev yapmış kendine. Duvarlarda tablolar, bir müzik stüdyosu, kıpkırmızı bir mutfak... Evinde daha parti bile vermemiş. OY VERMEM Şu kavuk meselesine gelince... Yazmadan edemeyeceğim. Son 3-4 gündür "Ferhan Şensoy kavuğu kime verecek?" tartışmasını hayretle izliyorum. Ben mi rüyadayım yoksa geri kalan herkes mi? Yani biriniz Cem Yılmaz'ın "Kavuğu bana vermeliler" diye bir demecini okudunuz mu? Yani adam talip mi bu kavuğa? Belki vereceksiniz, almayacak. Ne komik olur ama! En çok Derya Baykal'ın "Kavuk benim" açıklamasına güldüm. Ferhan Şensoy kavuğu Derya Baykal'ın evinde bir dolapta kilitli bırakmış. Derya Baykal da diyor ki "Kavuk elimde, kimse kimseye veremez." Helal olsun Derya Baykal'a! Buyurun Cem Yılmaz röportajının yazılmayanlarına...
* Televizyon izliyor musunuz? Eskisi kadar sık izlemiyorum. Nedendir bilinmez son 2 yıldır çok az izliyorum.
* Ne izliyorsunuz? Fashion TV. Hani böyle bir tabir vardır ya (Gülüyor). Öyle sürekli takip ettiğim bir şey yok. Sıkı zapçıyımdır ben. Bakar geçerim. Arada bir Seinfeld'i izlerim. Türk dizilerini hiç bilmiyorum. Örneğin Kurtlar Vadisi'ni hiç izlemedim.
* Niye? Yani bu tür popüler diziler size malzeme olmuyor mu? Olmuyor. Temelde öyle kabul edilebilir ama benim bir şeyin özelinde espri yapmak gibi bir durumum yoktur. Yani şu aralar revaçta diye bir şeyin üzerine espri yapmam. Mesela ben bu gelin-kaynana yarışmalarıyla ilgili şaka yapmak istemem.
* Neden? Olayın zaten kendisi şaka, devşirilecek bir şey yok ki. Ayrıca hiç hoş bir şey değil. Ben sevdiğimle ilgili şaka yaparım, sevmediğim şeyle ilgili asla şaka yapmam.
* Merak edip bakmıyor musunuz peki kaynana yarışmasına? Merak edip bakmamak mümkün mü? "Ay o nedir hiç haberim yok" bohemliğinde konuşmayacağım ama sevmiyorum o programları.
* Siyaseti de malzeme yapmıyorsunuz. O da mı ilginizi çekmiyor? Siyasetin çok karışık bir konu olduğunu biliyorum. O kadar gazete okuyorum, takip ediyorum tabii ne olup bitiyor diye. Ama düşündüğünüz kadar heyecanlı değilim bu konuda. Apolitik değilim ama parti delegesi gibi bir hayat sürmekten de hoşlanmam yani. (Gülüyor)
* Oy verir misiniz? O konuda biraz sarsağım, vermem. Aslında umursamaz olduğum için değil ama, bu yaşa kadar gerçekten de ikna olduğum bir an olmadı gidip de oy vereyim. "Gerçekten de bu adama güveniyorum lan" deyip oy vereceğim kimse olmadı. Ama bakın Rahşan Ecevit'in çıkışını biliyorum. Din elden gidiyormuş. (Gülüyor)
* Ama bunları malzeme yapmıyorsunuz. Yapmıyorum çünkü o kadar vicdansız değilim.
* Siyasete karşı mı? Yok canım, mesleğime karşı. Böyle bir malzemeyi kullanmak mesleğe hakaret olarak geliyor bana.
* Mustafa Sarıgül'ün çıkışına ne diyorsunuz peki? Aa, bakın o olayı izliyorum. Ne olup bittiğini pek algıladığım söylenemez, böyle karşılıklı belgeler falan (Gülüyor). Çok şaşırtıcı. Mustafa Sarıgül samimi bir insan. Yani sohbetlerde samimi konuşuyor.
* Son bir soru, Aksaraylılar filmdeki tecavüz sahnesine çok alınmışlar. Çok üzücü. Benim bir sürü Aksaraylı arkadaşım var deli misiniz siz? Ben Niğde Aksaray meselesini yıllarca UFO'dan şöhret oldukları için seçtim. Yoksa olabilir mi yani bütün Aksaraylılar öyle demek? Orada yaşayana da yazık. Öyle bir zekanın ürünü sorulara cevap vermek de ayıp aslında. Ben onların alınmadığını biliyorum. Bana ilk mevzu çıktığında "Cevap verecek misiniz?" dediler. "Beni aşar" dedim. Ama bunu demek bile 2005'te, çok üzücü.
|
|
|
|
|
|
|
|
|