| |
|
|
Bahçeşehir cinayeti üzerine çeşitli yorumlar
Haberde yorum yapılmaz malum. O yüzden haber sayfalarına yazdığım Bahçeşehir Cinayeti olayında yorum yapmadım. Mikrofonu uzattım ve kim ne diyorsa onu iliştirdim satırlara. Oysa burada, bu köşede yorum yapmak anamızın ak sütü gibi helal. Yapalım o zaman.. Mustafa Baran diyor ki; "Çok seviyordum. Kıskandım sevgilimi. O Evren arkadaş da üzerime yürüyüp ağır konuşunca kendimi kaybettim ve olan oldu.." Ne kadar basit değil mi. Seviyor, kıskanıyor, biraz da dalına basılınca kendini kaybediyor bu genç..
O tabanca sende ne arıyordu? Böyle bir aşka bu tarz bir sevdaya kim eyvallah edebilir ki? Bir sevdayı yaşatabilmek için birilerinin canına kıymak nasıl mazur görülebilir ki? Bir işyerine gelip, orada çalışan bir elemanı, hele de bir bayan elemanı bağırtı, çağırtı, tehdit, kavga, kıyamet şekillerde oradan çıkarıp götüreceksin ve işyeri sahibi "Hoş geldin birader al götür kızı ne edersen et" diyecek sana öyle mi? 23 yaşındaki o gencin son derece doğal olarak karşı çıkışı seni çileden çıkaracak bir de. Bu yüzden tabancanı çekeceksin ve 'kazara' tetik düşecek. Sormazlar mı adama, sende o tabanca ne arıyordu? Bir işyerini silahla basmak nasıl bir iş? Ananı babanı, kız kardeşini nikahlı karını bile böyle eşkıya gibi dalıp alıp çıkaramazsın oradan.
Kameraların karşısında rahat Genç kıza gelince.. Yaşadıklarından dolayı elbette travmatik bir süreç geçirmiştir bu kardeşimiz.. Günlerdir sürek avı önünden kaçarcasına kaçıp saklanmak. Eli tabancalı bir katil zanlısının yanı başında bulunmak zor, çok zor amenna. Ama kameraların karşısında bile son derece rahat, güleç, huzurlu bir şekil sergilemek neyin nesi be kızım?
Love Story'nin kahramanı!.. "Sadece seninle konuşuruz sonra da teslim oluruz" diyerek güvenip gelmiş insanlara daha fazla bir şey söylemek bana yakışmaz. Ama ölen gencin ardından arkadaşlarının ve yakınlarının söylediklerini mutlaka nakletmeliyim size. Diyorlar ki; "Neredeyse bir cinayet sanığı değil Love Story filminin kahramanı gibi davranıyor o acımasız genç. Genç kız ise gözünün önünde bir hayat sönen biri değil de askere gidecek eşini, yavuklusunu yolcu edecek bir kadın havasında adeta. Eller, gözler kenetli. Bakışlar melankolik, artistlikler gırla. İnsanda biraz vicdan, biraz denge, biraz duygu, biraz nedamet hissi olur. Başları yere eğik, utanmış, çökmüş hallerde olsalardı, 'pişman olmuşlar bak' derdik. Sanki marifet yapmış gibi poz verip, şiirsel laflar döktürüyorlar. Evren ne olacak peki? Ona umudunu bağlayan, onu seven, onsuz yaşamları zehir olacak insanlar ne olacak? Başkasının felaketi üzerine yuvalar, mutluluklar kurulur mu? Bir insan bir insanı bu kadar seviyorsa başka bir insana karşı bu kadar gaddar bu kadar acımasız olabilir mi?" Sanırım her iki genç de bu sorulara yanıt arayacak. Ne tür bir kahır ürettiklerini anlayacak bol bol vakitleri olacaktır. Biri cezaevinde diğeri toplumun kaçınılmaz 'büyük gözaltı'sında bol bol düşüneceklerdir. Biz ne yaptık? Biz nasıl yanlış yaptık?..
|