|
|
Bilgin: El konulan bankalardaki en büyük ödemeyi ben yaptım
Dinç Bilgin ile görüştüm. Onlarca sayfa not alacak kadar dinledim. Sorular sordum, yanıtlar aldım. Hepsini bu köşeden yayınlamam imkansız. Etibank'ın 64'üncü madde içinde olduğu gizlenerek kendisine nasıl 170 milyon dolara satıldığına, ortağına ait bankanın da 64'üncü madde kapsamında olmasına rağmen bunu neden öğrenemediğine, siyasilerden kimlerin kulis yaptığına, Aydın Doğan ile görüşmeleri ve diyaloglarına kadar sansürsüz konuştu. Vatan olayının nasıl patlak verdiğini, Zafer Mutlu'nun ayrılık haberini kimden öğrendiğini, Doğan Grubu adına kendisiyle yapılan görüşmelerin hangi mekanlarda gerçekleştiği ve kendisine yapılan önerileri de anlattı. Hangi gün ve hangi kişilerle yaptığı görüşmenin ardından Doğan Grubu ile ilişkinin bittiğini de öğrendim. Ve hangi tarih itibariyle rakip medya kuruluşlarında "hortumcu " sıfatıyla anılmaya başladığını da söyledi. Pek çoğu yazılmamak kaydıylaydı. Öğrendiklerimin büyük kısmı hayret vericiydi. Özellikle önce Turgay Ciner, ardından Mehmet Emin Karamehmet ve son olarak da Aydın Doğan ile 3 ay gibi kısa bir süre içinde nasıl ve hangi koşullarda anlaşmalar yaptığına ilişkin anektodları hayli ilginçti.
Rahatsız oldum! Dinç Bilgin'in kamuoyu ile paylaşmak istediği ise farklıydı. "Beni rakip kuruluşun bir yazarının Etibank'tan 1000 lira aldı, 2 lira ödedi cümlesi çok rahatsız etti" diyen Bilgin, kamuoyuna hesap vermek istiyordu. Bilgileri genel hatları vurgulanan bir SPK bildirisiyle önceki gün açıkladı. Açıklama, TMSF tarafından da İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesine'ne verilen bilgilerden derlenmişti. Özet olarak şu ana kadar Bilgin Grubu'nun yaptığı ödemeleri içeriyordu. Bilgin, biraz daha detaya girerek şunları söyledi:
62 milyon dolar nakit "Bankaya el konulduktan sonra karşıma 3 farklı noktadan toplanan borç kalemi çıkardılar. Etibank'a el konulduğu günkü şirketlerimin ve iştiraklerin kullandığı ana para (370 milyon dolar), Bilgin şirketlerinin TMSF'nin yönetimine geçen bankalara olan kredi borçları ve Etibank'ın zararı. Zararın nasıl oluştuğu tartışmalı. Spekülasyon olmasın diye bu konuya girmiyorum. Sonuçta, bunların toplamını borcum olarak itirazsız kabul ettim. Bugüne kadar çıkarılan borcun 62 milyon doları nakit olarak ödendi. Ayrıca TMSF ile yaptığımız protokolde belirtildiği gibi 270 milyon dolar değerindeki ATel hisselerini TMSF'ye devrettim."
A-Tel'in değeri çelişkili Burada Dinç Bilgin'e, A-Tel'in değeri konusundaki farklı yaklaşımları hatırlatıyorum. Yanıtı şöyle oluyor: "Bu değeri biz belirlemedik. A-Tel'in diğer yarısı için BDDK, Çukurova Grubu ve Yapı Kredi tarafından üç uluslararası değerlendirme kuruluşuna tespit yaptırıldı. Ve 270 milyon dolar öyle bulundu. Bu değer üzerinden bankaya devredildi. Ancak SPK bu değere karşı çıkarak yüzde 50 hisse için 190 milyon dolar fiyat çıkardı. Bunun üzerine protokole, bizim elimizdeki hisselerin de 270 milyon dolar üzerinden devredileceği, ancak mahkemelerde süren davaların neticesine göre değer farklı çıkarsa, farkın kalan borç miktarına ekleneceği belirtildi. A-Tel dediğiniz, 5 milyon abonesi olan, her yıl milyonlarca dolarlık net kâr açıklayan bir şirkettir. Özet olarak, 2 lira değil, belki de batan hiçbir bankanın sahibinden tahsil edilemeyecek bir miktarı ödedim. Bunun yanı sıra 150 milyon doları garanti olacak şekilde, atv ve Sabah'ın lisans haklarını TMSF'nin de onayladığı ve belirttiği koşullarda Ciner Grubu'na kiraladım. Etibank'tan önce ve sonra elde ettiğim tüm mal varlıklarımı da kendi isteğimle TMSF'nin tasarrufuna verdim. Yaptığımız protokol gereğince de mahkemeye intikal ettirdiğim tüm itirazlarımı geri çektim. Dolayısıyla ben iyi niyetli bir borçluyum. Borcumu ödemek için bütün imkanlarımı masaya koydum. Tek amacım borcumu ödeyerek Etibank olayının yarattığı itibarımdaki olumsuz tahribatı ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle TMSF el konan bankalardaki en büyük tahsilatı benden yaptı."
Uzan'dan alacağım... Dinç Bilgin "Kimse dikkate almıyor ama 2001 yılında Yargıtay aşaması bitmiş, Uzan Grubu'ndan alacağım olan yaklaşık 50 milyon doları da TMSF'ye aktardım. Birinci dereceden alacak olmasına rağmen her nedense ne o gün, ne de bugün tahsilat yapılmadı" dedi. Hemen eklemeliyim; TMSF, Dinç Bilgin ile yapılan protokolün henüz bazı şartlarının yerine getirilmediği gerekçesiyle devreye girmediğini belirtiyor. Bilgin ise farklı görüşte: "Yerine getirilmediği söylenen şeyler onlara devredilemeyen gayrimenkullerdir. Bunlar protokol yürürlülük maddesi değildir. Devredilememesinin nedeni de 3'üncü şahıs ve bankaların ipotekleridir. Ancak TMSF birinci dereceden alacaklı olduğu için bu sorunu rahat aşar."
|