Kurban Bayramı'nın finansmanı
Kurban Bayramı'nın likidite talebi ve karşılanmasının finansal sisteme etkisi azımsanmayacak kadar fazladır. Nedeni ise bayrama ilişkin finansal işlemlerin içeriğinde yatar. Genelde kurbanlık alımı, bayramdan bir hafta önce başlar ve bayramın ikinci gününe kadar inanılmaz bir hızla artar. Bu alımların özelliği "nakit" olmasıdır. Genelde kredi kartı, borçlanma, sonradan ödeme, taksit yapma gibi finansal araçlar kurbanlık alımında geçerli değildir. Satıcı, parasını peşin ve nakit ister. Alıcı da buna alışkındır. Türkiye gibi özel kesime açılan banka kredileri düşük düzeyde bulunan ve tedavüldeki banknotların GSMH'ya oranı % 23 civarlarında olan bir sistemde oluşan bu nakit ihtiyacı Merkez Bankası'nın bastığı para ile karşılanır. Merkez Bankası'nca çıkarılan ek likiditenin iki özelliği vardır. Birincisi, bu tür bir para basımı enflasyonist değildir . Geçici ve gerçek bir talebi karşılamaya yöneliktir. Merkez Bankası bu likiditeyi bedava vermez. Maliyeti faizidir.
Ek likidite 10 günde döner İkincisi ise çıkarılan bu ek likidite, bayramın hemen sonrasında bir hafta ile 10 gün arasında tekrar Merkez Bankasına geri gelir. Kurbanlık satıcısı aldığı nakdi bayram sonrası ya bankaya yatırır ya da borçlu ise öder. Bu para da eninde sonunda bankaya gelir. Banka ise maliyetli ve talebi olmayan parayı Merkez Bankasına iade eder. Sistem böyle çalışır. Kurbanlık alım ve satımının nakit bazda yapılmasından oluşan talep yanında bir başka likidite ihtiyacı da, bazı yıllar tatilin 9-10 gün gibi uzun sürmesinden kaynaklanır. Tatile gidenlerin yanlarında ek nakit taşıma isteği ve açılmayacak banka şubeleri nedeniyle uzun süreye yayılacak nakit ihtiyacı bu dönemlerde görülür. Merkez Bankası bütün bu oluşumları dikkate alır, gerekli likiditeyi fazlasıyla karşılar. Bu şekilde gerçekleştirilen Kurban Bayramına ilişkin finansman talebi bize özgü bir özelliktir. Bu talep dini bayramların her yıl 10 gün geri alınması ile değişen tarihlerde süregider. Merkez Bankası'nda göreve başladığım ilk günler, yanılmıyorsam birinci ya da ikinci hafta, Kurban Bayramına denk gelmişti. Bankanın likidite göstergeleri bayram öncesi ok gibi fırladı. Bazı basın kuruluşları, değişik nedenlerle, "eyvah, para basıldı, batıyoruz" naraları ile konuyu başlıklarına taşıdılar. "Sanki ülkede felaket oldu" havası verildi. Gerçek kendilerine anlatılana kadar, paralar Merkez Bankası'na zaten geri dönmüştü. Ancak konuyu hem anlayıp, hem de bilgileri kendilerine yansıtanların oyununa geldiklerini fark edince, daha sonraki yıllarda "olur böyle şeyler" deyip bayram öncesi para basım işlemlerini gündemlerine taşımadılar.
IMF'yi zor ikna ettik Aynı konuda IMF teknik heyetlerini de ikna etmek zaman aldı . Sık sık eleman değiştiren heyetlere, Kurban Bayramı olayı her seferinde baştan anlatıldı. Bilgili ve fakat tecrübeleri kısıtlı bu uzmanlar, hiç rastlamadıkları bu oluşumu "para teorisine yeni bir katkı" diye yorumlayıp büyük bir hazla, fakat şüpheyle bunu not edip başkalarıyla da kontrol ettikten sonra kabullendiler. Yapılan anlaşmalarda "Net iç varlıklar limiti" bayramlar dikkate alınarak hesaplandı. Artan likidite "limit aşımı" kabul edilmedi. Bu yılın ise değişik özellikleri var. Bir kere YTL ile piyasada gereğinden fazla likidite mevcut. Ayrıca, "kredi kartı taksitli kurban satışları" da sisteme girmiş. Bu değişimi, ilanlarda, yollara asılmış panolarda görüyorsunuz. Bunlara ilaveten düşen enflasyon bir yıl öncesine kıyasla yüksek oranlı emisyon artışına da gereksinim göstermiyor. Finansman sorunu bulunmayan Kurban Bayramı hepinize kutlu olsun.
|