Rami toptancıları, 126 milyar dolarlık pazarı eline geçirmek isteyen büyük gruplara ateş püskürüyor: "Eğer biz yok olursak Anadolu köylüsü de yok olur. Anadolu'nun kalbine bıçak saplatmayacağız".
Türkiye'de gıda sektöründeki parasal büyüklüğün 40 milyar olduğu söyleniyor. Bu büyüklüğün yüzde yirmi beşi, yani 10 milyar doları İstanbul'da düşüyor. İstanbul'daki 10 milyar dolarlık bölümün yüzde yetmiş beşi yani 7.5 milyar dolarının Rami Gıda Toptancıları tarafından karşılandığı tahmin ediliyor. Yıllardan beri Rami Gıda Toptancılarının sorunlarla boğuştuğu basında yer alıyor. 'Her hafta bir kesimin sorunlarını dinlemek üzere' yola çıkan Sabah ekibi olarak, Prof. Dr. Aydın ile Rami Gıda Toptancıları'nın dertlerini gündeme taşımak için Rami'nin yolunu tuttuk. Rami'de 2 bin 500 işyeri, 30 bin esnaf ve 250 bin de çalışan var. 6 bin araç tüm İstanbul'un gıda ihtiyacını taşıyor. Rami gıdada Türkiye'nin beyni. Rami esnafı tam 5 kuşaktır Anadolu köylüsü ile tüketici arasında köprü vazifesi görüyor. Ancak ticaret hacmi devamlı düşüyor. Dükkanların cirosu son üç yılda ortalama yüzde 10 düşmüş. Onlar bundan büyük grupları sorumlu tutuyor. En çok da kendilerinin yok olmasının Anadolu tarımının ve çiftçisinin yok olmasını beraberinde getireceği üzerinde duruyorlar. Çünkü toplam 126 milyar dolarlık pazarın, sayısı 5-6 olan büyük sermaye gruplarının eline geçmesi halinde Karslı'nın kaşarı Edirneli'nin pirinci tüketiciyle buluşamayacak. Zaten çarpık olan Anadolu tarımı ölecek. "Ama ölmemek için direniyoruz. Anadolu'nun kalbine bıçak saplatmayacağız" diyor Rami esnafı.
'TEFECİYİ BİTİRDİK AMA' Rami esnafı Anadolu'da üretilen peyniri, zeytini, fasulyeyi, çekirdeği tefecinin elinden kurtardığına inanıyor. Konuyu şöyle özetliyorlar: "Biz olmasak kim gidip Anadolu köylüsünün ürününü alacak. Bu ürüne değerini verecek. Biz bitersek 3-5 tekelci firma gidip köylünün malını ucuza kapatacak. Köylü üretimi bırakacak. Tarım bitecek. Erzincan'daki fasulyeciyi, Edirne'deki pirinççiyi, Rize'deki çaycıyı, Malatya'daki kayısıcıyı tefecinin elinden kurtardık. Bu, büyük sermayenin işine gelmiyor." Aynı zamanda yeni kurulan şirketlere de destek olduklarını belirten esnaf: "Yeni teşebbüs bize gelir. Biz o nun malını satıp o markayı filizlendiririz"diyor. Rami Gıda Toptancıları Kooperatif Başkanı Günay Kotil, 1997'de İstanbul'da 93 bin esnaf varken, bugün rakamın 23 bine kadar düştüğü bilgisiyle başlıyor konuşmasına, "Bu da bizi yok olma yoluna soktu. Böyle giderse Türkiye'de 5 yıl sonra esnaf kalmayacak" diyor. Bunun nedeni tabii ki Rami'nin asıl müşterisi olan bakkalların süpermarketler karşısında tutunamaması. Büyük marketlerin ise Rami yerine direkt üreticiden tedarik sağlaması.
'ŞİMDİ BİZİ BİTİRİYORLAR' Mağduriyetlerinin başında büyük şirketlerin kendilerine satmak için ürün vermemesi geliyor. "1996'nın sonunda bir neden olmadan bize mal vermemeye başladılar. Rekabet Kurulu'na da başvurduk ama sonuç alamadık" diyen Rami esnafı bu durumu "büyük sermaye gruplarının pazar paylarına göz dikmesi" olarak açıklıyor. Böylece yeterli kâr edemeyen Rami kepenk kapatacak, pazar büyük gruplara kalacak. Kotil "Büyük sermaye Rami'yi ortadan kaldırırsak bu pazarı ele geçiririz diye düşünüyor" diyor. Esnaf Murat Eryılmaz da ekliyor: "Biz 5 nesildir gelişmiş ülkelerin yeni getirdikleri rekabet kurallarını uyguluyoruz. Rekabet kurallarının geçerli olduğu her alanda büyük sermaye ile rekabete varız.
'BİZİM SİSTEMİMİZ DOĞRU' Rami'deki peynirciler 5 kuşaktır peynircilik yapıyor, zeytinciler, süpürgeciler diğer esnaf da öyle. Büyük şirketlerin "Siz ürünü alıp bekletiyorsunuz. Raflarda bozulan ürün de tüketiciye ulaştığında bizim ürünümüz bozuk çıkıyor. Bunu da bizden biliyorlar" diye ürün vermediği esnafın bu gerekçeye tepkisi büyük. Esnaf Sedat Balcı, "Biz işimizin profesörüyüz. Buradaki peynirci malın nereden geldiğini bakarak anlar"diyor. Rami'ye yöneltilen eleştirilerden birisi de dükkanların eski olması. Esnaf, süpermarketlerin değil kendi sistemlerinin doğru olduğunu savunuyor. "Bizim kepenk sistemimiz ile ürün hava alıyor. Biz ürünü kapatamayız. Bütün gün hava alması lazım. Cam çerçeve yaptığımız zaman sağlıksız olacak. Burası sağlıklı bir yer" diyorlar.