Sinemasal bir oyun: "Ağır Roman"
Sadri Alışık Tiyatrosu'nda sahnelenen "Ağır Roman" son zamanlarda izlediğim en iyi oyun olmanın ötesinde, tiyatroyla sinema tekniği arasında bir köprü kuruyor ve genelde sinemayı tiyatroya tercih eden seyirciyi de avucunun içine alıveriyor. Tıpkı geçen mevsim Kenter Tiyatrosu'nda oynayan (ve bu yıl da devam eden) "İnishmore'lu Yüzbaşı" adlı harika oyunda olduğu gibi. Metin Kaçan'ın romanı, edebiyatımıza adeta yeni bir dil getirmişti (Latife Tekin'in "Sevgili Arsız Ölüm"ü gibi). Ve bu romandan bir film, bir de bale yapıldı. Ve şimdi de bir oyun! Zerrin Akdenizli'nin başını çektiği ekibin uyarlaması çok iyi. Yönetmen Barış Erdenk ise ortalığı tam anlamıyla Kasımpaşa'nın Kolera Sokağı'na çevirmiş. O küçük salonu bir orta podyumla ikiye bölmüş, kalabalık kadrolu ve bol sahneli oyuna inanılmaz bir alan yaratmış. Kısa kısa tablolarla oyuna bir film temposu getirmiş. Ve eski-yeni, genç-yaşlı oyuncularıyla, Beyoğlu'nun göbeğinde, yani yanıbaşımızda yaşayan ama kendi lehçeleri, etikleri ve değerleri olan bu topluluğa; hep yankesici, parazit diye bakılan bu insanlara sımsıcak bir yaklaşım getirmiş. Oyuncuların ise hangi birini övmeli? Eskilerden Meral Oğuz, Gülsen Tuncer, Cezmi Baskın, Nihat Nikerel sanki kendilerini aşıyorlar. Üç mahalle bıçkını gençte Sarp Apak, Onur Pelister ve Cem Aksakal ne kadar yetenekli! Ruhi Sarı her zamanki gibi çok iyi. Devrim Saltoğlu'na hayran oldum. Adını anamadığım tüm diğer oyunculara ve Çolpan İlhan'ın kostümlerine de... Kerem Alışık'ı unuttuğumu sanmayın. O, ilk kez dört dörtlük bir rolde, dört başı mamur bir oyun veriyor. Ve artık babasının koltuğuna oturabileceğini gösteriyor. Bu oyunu mutlaka görün. Bayılacaksınız!
|