|
Zeytin ağaçlarına yazık
|
|
Ölümsüz diye bilinen zeytin ağaçlarını site yapmak için acımasızca yok ediyorlar.
Ölümsüz zeytin ağacını ellerimizle yok ediyoruz
Ege ve Akdeniz'in zeytinlikleri acımasızca talan edilerek yazlık siteye dönüştürülüyor. Yandığı zaman bile kökleri canlı kalan bu ağaçları ancak onu tanımayanlar yok edebilir.
Kaz Dağları'nın eteğinde, Küçükkuyu'ya birkaç kilometre mesafede Edremit Körfezi'ne tepeden bakan Zeus Altarı denen bir ören yeri vardır. Yolum bu civara düştükçe, insanın başını döndüren yükseklikten göz alabildiğine çevreyi seyretmek için buraya gelirim. Karşınızda tatlı bir çember çizerek masmavi Ege Denizi'ni kucaklayan körfez, özellikle sol tarafta, aşağıda, binlerce yıldır bu bölgenin en büyük doğal zenginliği, sık zeytinlikler uzanır. Ne var ki her gidişimde bu yemyeşil zeytin ağacı denizinin ucundan kenarından yok edildiğini, yerine çirkin yazlık sitelerin dikildiğini içim cız ederek görüyorum.
Bu saygıdeğer ağaçlara kıyanların, kuşaklar boyu onlara sahip olan ailelerden geldiklerine ihtimal vermiyorum. Çünkü genlerinde zeytin ve zeytinyağının damgasını taşıyan kişilerin, zeytin ağacı ile büyüyenlerin rant uğruna onlara kıyabilmeleri bence olası değil. Bir zeytin ağacı ile ilk kez karşılaştığınızda, onun nasıl olup da çeşitli toplumlarda tarih boyunca böylesine saygı gördüğüne, adeta kutsal sayıldığına kolay kolay akıl erdiremezsiniz. Oysa binlerce yıldır, başta Batı Anadolumuz olmak üzere, Akdeniz havzasının mutfaklarında, geleneklerinde, ozanlarının şiirlerinde önemli rol üstlenmiş bir ağaç o. Zeytinliklerden, zeytin yetişen bölgelerden binlerce kilometre uzakta bile olsalar, tahta çıkan krallar, çeşitli dinlerin tapınakları, rahipler, kilise avadanlıkları bugün salataya serptiğimiz zeytinyağı ile kutsanmış, bu değerli sıvı kandillere ışık vermiş. Prina denen, zeytinyağı alındıktan sonra çekirdeklerin kalan kısmı gübre olmuş, ocaklarda yakılmış. Ağacı ise sağlam mobilyalara dönüşmüş. Hiç de görkemli bir bitki olmadığı halde, her zaman saygı duyulan bir bitki olagelmiş, zeytin ağacı.
ACISI ÇIKARILMALI Dalından taze taze kopartılan zeytin meyvesinin berbat bir tadı var; oleuropein adlı son derece acı bir madde içeriyor. Ancak uzun boylu işlemlerden geçirildikten sonra bu madde çıkarıldığında, meyvesi, özellikle Akdeniz bölgesinde yaşayanların çok sevdikleri yeşil ya da siyah zeytin haline geliyor. Zeytin taneleri yağı çıkarılsın diye preslenirken de bu acı maddenin, zeytinin kendi suyuyla birlikte zeytinyağından ayrıştırılması şart. Bu madde öylesine etkili ki Romalılar bu acı suyu yabani otlarla mücadelede ve ağaç kurtlarını yok etmekte kullanmaktaydılar. Zeytin ağacı ve insanoğlu sıkı bir işbirliği içinde varlıklarını sürdürüyorlar. Tevrat'ın Hakimler bölümü 9. Bap'da da zeytin ağacını yücelten bir bölüm var. Buna göre vaktiyle ağaçlar kendilerine bir kral seçmek isterler. Hemen akıllarına zeytin ağacı gelir. Ama o teklifi şöyle geri çevirir: "Allahın ve insanın bende sena ettikleri yağımı bırakayım da ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?" Zeytin ağacı, uygar toplum içinde önemli bir konuma sahip olduğunun bilincindedir ve çoktan yabanıl yaşamı geride bırakmıştır. Bunun üzerine ağaçlar mutsuz biçimde yanından ayrılırlar ve sonuçta kara çalıyı kendilerine kral olarak seçmek zorunda kalırlar.. Zeytin, Akdeniz'e özgü bir ağaç. Anadolu'nun iç kısımlarından batıya ya da güneye doğru yolculuk yaparken, bir virajın ardından karşınıza çıkan bir zeytin ağacı, denize yaklaştığınızın müjdesini verir size. Zeytin, aralarında leylak, yasemin gibi bitkilerin de bulunduğu "olea" familyasındandır.
Bütün dünyaya yayılmış 30 civarında çeşidi bulunur ve mobilya yapımında aranan sert bir keresteye sahiptir. Olağanüstü uzun ömürlü bir bitki olan zeytin ağacı, suya ulaşmak için köklerini toprağın derinliklerine uzatır. Bu sayede, kesildiğinde ya da yandığında, kökleri canlı kalır ve yeni sürgünler vererek ağacın yaşamını sürdürür. Zeytin ağacının ölümsüz olduğu efsanesi işte bu gerçeğe dayanıyor. Sürekli yenilenebilme özelliği onun iki bin yıl süreyle varlığını sürdürmesine imkan tanıyor. Örneğin Kudüs'te Zeytin Dağı üzerinde, Hazreti İsa'nın dünyaya geldiği günleri de yaşayan 8 görkemli zeytin ağacı yaşıyor. 19. yüzyılda Fransa'nın Nice kentinde içi koflaşmış dev bir zeytin ağacının kovuğunu bir adamın ailesi ve atıyla birlikte yazlık konut olarak kullandığından söz ediliyor. Böyle yaşlı zeytin ağaçlarına, tıpkı ev hayvanları gibi isim vermek de geleneklerdendi. İnsanlar kuşaklar boyu evlerinin hemen yanı başındaki bu ağaçları sever, sayar, hatta kutsal olarak kabul ederlerdi. Boşuna değil; zira zeytin ağacı, yoksulların en büyük dayanağıydı. Hemen her yerde, dik taşlık yamaçlarda, sıcak, kuru bölgelerde, özetle yoksul insanların yaşadığı hemen her yerde yetişiyordu.
EN SAĞLIKLI YAĞ İç ve dağlık kesimlerde yaşayanların hayvanları vardı ve onların yağından yararlanıyorlardı; batı ve güney kıyılarımızda yaşayanlar ise zeytin ağacı ve zeytinyağından. Her ne kadar margarin endüstrisi yağ içeren çeşitli tohumlardan margarin yapabiliyorsa da zeytinyağı sadece ve sadece zeytin tanelerinden elde ediliyor. Bugüne kadar da hiçbir kimyager, mis gibi sızma zeytinyağının o güzelim kokusunu yapay olarak elde edebilmiş değil. Uzun zaman güçlü mısırözü ve ayçiçeği lobileri zeytinyağının pabucunu dama atmayı başarmışlardı. Ülkemizde bugün bile durum pek değişmedi. Ama dünyada zeytinyağına ve zeytine talep giderek artıyor. Doğru bir tercih bu. Çünkü başka hiçbir yağ, preslerde limon sıkar gibi sıkıldıktan, hiçbir kimyasal işlemden geçirilmeyip sadece suyundan, içindeki parçacıklardan arındırıldıktan sonra sofralara getirilemiyor ve hiçbir yağ, zeytinyağı kadar sağlıklı değil. Eğer bundan iki bin yıl önce yine bu topraklarda dünyaya gelmiş olsaydım, kendime tanrı olarak o saygıdeğer zeytin ağacını seçerdim. Keşke zeytinliklerini yok edip çirkin yazlık sitelere dönüştürenler de o kutsal ağacı biraz olsun tanıyabilselerdi. Eminim onlara kıyamazlardı.
|