| |
Hain-metre!
Nazım'ın "Güneşli günler göreceğiz" çocuklar dediği gibi, bizler de çok muhabbetli günler göreceğiz arkadaşlar, sabırlı olun. O kadar ki, günde tek gazete alıp sevdiği yazarları okumakla yetinen okur kitlesi, birkaç gazete birden almaya başlayacak, kimin kime nasıl saldırdığını izleyebilmek için. Televizyon açık oturumları ise, AB müzakereleri ciddi biçimde başladıktan sonra özellikle birer tartışma platformu olmaktan çıkıp, ihtimal boks ringine dönüşecek. Çok dikkatle izlesin, Cem Yılmaz'a buradan büyük ekmek çıkacaktır. Türkiye'de iki büyük "tekel" vardır, bilirsiniz. Biri, rakı ve sigara tekeliydi bildiğiniz gibi. Öteki ise "vatanseverlik" tekelidir. İsimsiz, imzasız internet sitelerinde, önüne gelene küfür eden çoluk çocuğu bir kenara bırakın, kazık kadar adamlar, daha şimdiden başladılar herkesi suçlamaya: Bunlar vatanı AB'ye satıyorlar! Zannetmeyin ki üzerime alınıyorum. Bana hiç kimse, en küçük bir imada dahi bulunamaz. Adamı yerin dibine sokarım, vatan hainliği lafını afiyetle yediririm. Beni enterese eden en anlaşılması güç nokta şurada: Kuvva-i Milliyeci gazeteleri yöneten ve başyazı yazan 70'lik yazarların ve bir ara dışişlerinde dahi görev almış olup, isimlerinin başında profesör titri taşıyan muhteremlerin, hemfikir olmadıkları insanlara nasıl bu kadar kolay çamur atabildikleridir. Vatan nasıl satılır hemşerim, diye sormayacağım. Vatan hainliğinin kokusunu bu kadar evvelden alabildiğinize göre, bu hususta herhalde uzman olmalısınız, da demiyeceğim. Sadece şunu soracağım: Yahu, vatan satmak bu kadar kolay bir iş midir, Tanrı aşkına?.. Karpuz mu satıyorsunuz birader? Ne olacak yani, AB'ye giriyoruz, girdik derken, tutun ki 15-20 yıl sonra, Karadeniz uşakları Almanca, İstanbul ve Trakya, Fransızca, bazı Avrupalı gerzeklerin Kürdistan tesmiye ettikleri bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımız ise İspanyolca mı konuşmaya başlayacaklar? Sizin gibi psikopatlar, İzmir ve havalisinin de Yunanistan ile birleşmek üzere referandum isteyeceğini falan düşünüyordur belki de... Belki de siz AB'ye girildiğinde, Türk trafiğine alman polisini, il sınırları dışına İtalyan jandarmasını, tapu ve kadastroya koca memeli ispanyol memuresini, nüfus işlerine de sabahtan içmeye başlayan İrlanda memurunun bakacağını sanıyorsunuzdur. Allah sizin layığınızı versin!.. Sizin çuvalladığınız yer ve en yumuşak karnınız neresi biliyor musunuz: Siz bu millete hiç güvenmiyorsunuz. Kendinizi milletin çimentosu olarak görüyor ve milleti de kum çakıl yığını sanıyorsunuz. O yüzden de, tecrübeli diplomat Kamran İnan'ın, Dünyada bu millet kadar hain çıkartan bir millet daha olamaz, lafına sarılıyorsunuz. Gidin bakın bakalım, milletlerini hüsrana ve yıkıma sürükleyen siysetçiler ve liderler açısından, Almanya veya Fransa mı birinci gelmektedir, yoksa Türkiye mi? General Franko'nun İspanya'ya yaptığının 10'da birini kendi ülkesine yapmış bir Türk lider bulabilir misiniz acaba? Tarihten de haberiniz yok, sosyal ilimlerden de! Milletin neyi arzuladığı da umrunuzda değil... Millet, daha çok iş, imkan, özgürlük, hak ve demokrasi istiyor. Anlamak için insanın lugatında bu kavramların bulunması gerekir. Aramızdaki lugat farkı da budur. Vatanseverlik tekeli sizde olduğuna göre, belki bir vatan hainliğini ölçer bir hainmetre de icat etmişsinizdir. Varsa söyleyin, herkesi baktıralım.
|