|
|
AB havası
Türkiye'nin en önemli sorunu ülkenin menfaatine olan noktalarda bile ortak bir değer yakalayamamak. Belki Avrupa Birliği (AB) yolunda bu hasleti kazanırız. İktidar yaptığı her şeyi övgüyle sunarken, muhalefet her icraata kötü gözle bakmayı tercih ediyor. AB'den müzakere tarihi almamız muhalefete göre bazı sebeplerden dolayı Türkiye'yi istemediği bir noktaya götürecekmiş... Ancak, bir çok bağımsız uzman ve uluslar arası gözlemci gelinen noktanın ne zafer ne de hezimet olduğunda hem fikir. O halde Ankara'da bayram yapmak doğru olmayabilir, ama elde edilen kazanımları, kat edilen yolu da bir çırpıda silip atmak hiç de yerinde değil. Avrupa'nın gündemine, kamuoyuna baktığımızda Türkiye'nin mücadelesini çok farklı yorumluyorlar. Hatta AB liderleri 17 Aralık tarihinde olup bitenleri kendi vatandaşlarına anlatmak da güçlük çekiyorlar. Zira lider olarak ülkenin ve bölgenin geleceğine düşünüp karar almakla, bugünü yaşayan halkın günübirlik bakışını değiştirmek için çaba sarf etmek başka şeyler. Türkiye'nin önümüzdeki on yıl boyunca AB müktesebatına uygun hale gelmek için yapacağı her değişiklik bir gelişmişlik vesikası, belirleyici sistemler manzumesi ve referanslar topluluğu olarak raflarda yerini alacak. Toplumda kendi imkanlarımızla sağlayamadığımız sosyal barışa, insani ilişkilere üzücü olmasına rağmen bu sayede kavuşacağız. Yarın AB mevzuatlarına uygun bir yol haritası elimizde olduğu zaman, bugün Avrupa'da Türkiye aleyhine at koşturan Türk vatandaşlarının, yeniden bu bayrağının gölgesinde kendilerine yer aradıklarını hep birlikte göreceğiz. Tuhaftır ben bu manzarayı benzer sorunları olan vatandaşlarımızın yaşadığı bir Avrupa ülkesinde 18 Aralık'ta yaşadım. Batının arabasına binip onların şarkısını söyleyen, ofisinde sürekli Kürtçe müzik çalıp, Türkiye aleyhine faaliyet gösteren bu insanlar, o gün iş yerlerinin camlarını Türk bayrağıyla süslemişti. Özetle, 17 Aralık tarihi Türkiye için bir dönüm noktası oldu. Bu gün eleştirenlerin yarın sevineceği gelişmelere fırsat doğurdu. Türkiye'nin bir türlü gerçekleştiremediği şeffaflık, devlet kaynaklarının çarçur edilmemesi, medeni siyaset ve adam gibi muhalefet, ülkede ortak değer yargıları oluşturmak gibi hususiyetler maalesef yabancı referansıyla gelecek. Ama gelecek. Sonra AB'ye girmesek ne olacak?
|