2005 para programı
Merkez Bankası 2005 yılında uygulanacak para politikasının ana hatlarını açıkladı. Yeni yıla girmeden bu tür programların açıklanmasının, belirsizliğin azaltan bir uygulama olduğuna kuşku yok.Piyasa oyuncularına, akademisyenlere ve ilgilenenlere bir yıllık perspektif veriyor. Yönlerini bulmalarına olanak tanıyor. Merkez Bankası'nı da şeffaflaştırıyor. IMF anlaşmasına paralel ve onunla örtüşen 2005 yılı para programında 3 temel nokta dikkati çekiyor.
1. Merkez Bankası önümüzdeki yılda da "örtük enflasyon hedeflemesi"ne devam edecek. Bunun anlamı, parasal taban, uluslararası rezervler ve net iç varlıklar gibi parasal göstergelerin, para politikasının araçları olarak kullanılması sürecek. IMF anlaşmasının performans kriteri ve göstergeleri olan bu araçların büyüklüklerindeki değişimler % 8 enflasyon hedefi ile uyumlu olacak . Buna ek olarak kısa dönemli borç verme faizlerinin düzeyi ve onunla ilgili olarak alınacak indirme ve yükseltme kararları, öngörülen enflasyonun gerçekleşmesine, parasal göstergelerle birlikte, hizmet edecek. Bizler de bu parasal göstergelerde belirlenen tavan ve tabanları izleyerek para programının rayında olup olmadığını göreceğiz. Türkiye'de ilan edilen ya da edilmeyen para programlarında bugüne kadar hep parasal göstergeler esas alındı. Başka da seçenek yoktu. IMF ile anlaşma yapılan dönemlerde ise seçilen parasal göstergelerin belirlenmesi, standby düzenlemelerinin vazgeçilmez şartlarından biriydi. Parasal göstergeler ile fiyat artışları arasındaki güçlü olmayan ilişkinin yerine kısa vadeli faiz oranlarını kullanarak uygulanan " açık enflasyon hedeflemesine" ise 2006 yılından itibaren geçilecek. Bu nedenle, "örtük"ten "açık" hedeflemeye geçilmesinin ara yılı olan 2005'te hem parasal göstergeler, hem de faiz oranları para politikasının araçları olarak kullanılacak.
2. Faizlere ilişkin kararlar artık belirli gün ve saatte alınacak, açıklanacak . Yerinde bir karar. Spekülasyonlara izin vermeyen ve çeşitli yerlerden gelebilecek baskıları azaltan bir uygulama. Dünyada bir çok merkez bankası da aynı yöntemi kullanıyor. Merkez Bankası Para Politikası Komitesi'nden çıkacak kararın ne olacağına ilişkin piyasa beklentileri ve yorumları da bu yeni uygulamada sisteme çeşni katacak. Bizim televole kültürü, bu üç seçenekli bekleyişleri "iddaa" içine alırsa şaşmayalım . Burada bir noktayı belirtmekte yarar var. Faiz kararlarına ilişkin kararın tutanaklarının yayınlanıp yayınlanmaması üzerinde tartışmalar hala sürüyor. Bazı ülkelerin merkez bankaları, tartışılan noktaların ve komite üyelerinin görüşlerinin kamuoyuna açıklanmasında yarar görüyorlar. Bazıları yayınlanmasına çekingelerini koyuyorlar. Birinciye örnek ABD, ikinciye ise Avrupa Merkez Bankası. Bizde bu konu halen tartışılmıyor.
3. Üçüncü nokta likidite idaresi ile ilgili. Merkez Bankası, 2001 krizinden sonra verdiği fazla likiditeyi piyasadan çekmek için çok uğraştı .Bu fazla likiditenin başka yerlere gitmemesi için faizleri yüksek tutmak zorunda kaldı. Önceleri 10 katrilyon TL iken halen 1,5 katrilyon TL düzeyine inen fazla likidite, belirli bir süre sonra sıfırlanacak. Merkez Bankası da piyasaya ek likidite verecek bir konuma gelecek. Bir merkez bankası, piyasaya likidite sağladığı ortamlarda, para politikasına hakim olur . Sistemde kalan fazla likiditeyi sürekli çekmek zorunda kalırsa, etkinliği azalır. Faiz oranlarını sağlıklı bir biçimde belirleme gücü zayıflar. Şimdi bu durum yavaş yavaş kayboluyor. Normalleşme zamanı geldi. Merkez Bankası bu normalleşmeye geçişi "likidite yönetimini" önemli ölçüde değiştirerek gerçekleştirmeyi planlamış. Açıkladığı programda bunu piyasalara çok sarih anlatıyor. Milton Friedman, 1968 yılında " enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur" demiş. Geçerliliğini koruyan bir sav. Ancak, uygulaması o tarihten bu yana evrim geçirdi.Araçlarında değişimler oldu. Merkez Bankası'nın 2005 para programı bunları yansıtıyor.
|