UPS Türkiye'nin patronu Haluk Ündeğer'e göre, yeni posta kanun tasarısıyla PTT tekelini büyütmeye çalışıyor 3Ündeğer, "Allah aşkına 50 yıl önce plastik kart mı vardı? O devirde çıkan kanunları koruyor ve yasak getiriyorlar bize" diyor.
Öyle bir ofisteyim ki, binanın bulunduğu konum itibariyle Topkapı yakınlarında E-5 karayolu, bağlantı yolları ve havalimanına yönelen uçakları oturduğum masadan seyretmem mümkün. Bir yerden bir yere taşınan hayatlar! Boşuna denmemiş, 'aslında nereye gittiğinin bir önemi yok, aslolan yolculuktur' diye... Bu ofiste, yolculuk yapan pizzalar, börekler, hayati önem taşıyan evraklar, kan örnekleri ya da annesi yıkasın diye okuduğu şehirden ya da ülkeden gönderilen kirli çamaşırların takibi yapılıyor. Verdiğim örnekler garibinize gidebilir ama gerçek. 30 yıldır birbirinden ilginç hayatları bir yerden bir yere taşıyan Haluk Ündeğer bu hafta 'Misafir Odası'nın konuğu oldu ve ABD'nin 33 milyar doların üzerindeki cirosuyla taşımacılıkta devleri arasında yer alan UPS'i Türkiye'yle tanıştırmasının ardından yaşadığı ilginç anıları anlattı. Ündeğer, tekeli bir türlü kırılamayan PTT'nin karşısında taşımacılık yapan şirketlerin karşılaştığı sorunları ve şikayetleri de sıraladı. Ündeğer, iş dünyasının işine aşık işadamlarından biri. Öyle ki sabahın erken saatlerinde başladığı işini gece 23.00'lere kadar sürdürüyor. Bir kere her gün kalkan ve içinde UPS'in gönderilerini taşıyan son uçağın takibini yapmadan masasından kalkmıyor. Sohbet ettiğimiz akşam üstü eşi yurtdışında olduğu için daha çok ilgi gösterdiği küçük kızının telefonuyla şöyle bir saatine baktı. Eve gitmeli, kızıyla biraz vakit geçirmeliydi. Sonra bana dönüp,"Bir iki saat sonra tekrar işe dönerim. Benim tempom böyle. Hayatımın her günü tuhaf sorunları çözmekle geçiyor. Sorunsuz gün olmuyor ama bu işi çok seviyorum. Başında olmalıyım" diyor. Bugüne kadar 200'den fazla ülke ve bölgede 6 milyar insandan 4 milyarına ulaşan UPS için her gün sahibi olduğu 582 uçak havalanıyor ve günde 1.3 milyon paket sahibine tam vaktinde ulaştırılıyor. UPS mükemmel iş anlayışı prensibiyle, Ündeğer'in yönetimindeki UPS Türkiye'ye, 'yönetim kurulu özel ödülü'nü veriyor. UPS Türkiye, 2 uçağı 2119 çalışanı, 754 aracı ve 66 ilde 135 şubesiyle her gün on bin gönderiyi sahipleriyle buluşturuyor.
* En ücra köşelere dahi paket göndermek, artık dünyanın en kolay şeyi mi? Sonunda öyle oldu. Şu an bir kağıt verin ve ister Hollanda'nın bir köyüne, ister Afrika'ya göndermek isteyin, biz anında onu işleme alıp, olabilecek en kısa sürede adrese ulaştırıyoruz. Tabii zaman kısaldıkça ücret de artıyor. Ama gönderen kişinin acelesi yoksa, fiyat da düşüyor.
* Son zamanlarda PTT de atakta. Size rakip oluyor. Yaptığınız işlerin neredeyse tamamını yapıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bana kalırsa, devlet bu işte olmamalı. Özel sektör bu işleri yapıp, vergi yaratıyor. Yani sonuçta katma değeri daha fazla. Biz geçen yıl vergide Türkiye ikincisi olduk.
* PTT'nin sizin gibi uluslararası taşımacılık yapan şirketleri rahatsız eden posta tekeli olduğunu biliyorum. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? PTT kendi tekelini daima büyütmeye çalışan bir kuruluş. PTT sadece mektup zarflarını dağıtsa belki daha kârlı olur. Ama ben her tarafa sarkayım, onu yapayım, bunu da yapayım deyince tabii ki zarar eden bir kuruluş oluyor. Devlet de sübvanse ediyor. Biz özel şirketler birbirimizin maliyetini biliyoruz. Özel sektör bir işi bir liraya mal ediyorsa, devlet kalkıp bunu 50 kuruş yapıp, haksız rekabete girişirse, biz zora gireriz.
* PTT şu anda öyle mi yapıyor? Yaptığı alanlar vardır. Oturup nerede ne yapıyor diye incelemiyorum tabii. Kendi işimizi yapıyoruz. Ama PTT elindeki tekel hakları kullanmaya çalışıyor, bu yapamazsınız, şunu yapamazsınız diye saldırmalar oluyor. Biz de o alanlara giremiyor ve tüketiciye daha iyi hizmet sunamıyoruz.
* Ne gibi mesela? Seçme hakkının olmaması tüketici açısından kötü. Bir faturayı bir şirkete göndermen lazım. Hayır diyor PTT gönderemezsin. Bu hizmetleri biz yapıyor olsak, tüketici internetten gönderdiği evrakın an be an takibini dahi yapabiliyor oysa. 1 saat geç teslim edilse, hesap sorabiliyor. Ama PTT'nin böyle bir şey söylemesine imkan yok. Şimdi PTT'nin tekelini genişletmeye çalışıyorlar.
KREDİ KARTI SORUNU * Posta sektörü kanun tasarısından söz ediyorsunuz... Evet ne yazık ki şu anda üzerinde çalışıyorlar. 1950'de çıkan kanun diyor ki kartların gönderimi PTT'ye aittir. Posta kartlarından söz ediyor yani. Ama bugün PTT çıkıp, 'Kredi kartları da buna dahildir. Siz gönderemezsiniz' diyor. Allah aşkına o devirde kredi kartı, plastik kart mı vardı ki, bu bir kanun maddesinin içine girdi!' Kredi kartı, CD ve hesap ekstresi gibi bu kanun yürürlüğe girdiğinde keşfedilmemiş unsurlar, posta tekeli kapsamında değerlendiriliyor şimdi. Biz de kredi kartlarını müşteriye kuryeyle gönderemiyoruz. Çünkü PTT yakalarsam ceza alırım diyor. Hatta bir defasında bizi mahkemeye verdi. Tekele aykırı hareket etmişiz. Şimdi biz diyoruz ki biz de bu kanunları okuyoruz, böyle bir tekel olduğunu bilsek yapmayız. Ama bu öyle değil. Biz şu an kredi kartı taşımıyoruz. Hemen durdurduk.
* Kredi kartlarının dışında başka ilginç uygalamalar var mı? Tasarıda bizi rahatsız eden bir konu var. 'Ağırlığı 50 gramı aşmayan veya temel ücretin 2.5 katı olan yurt içi ve yurt dışı haberleşme gönderileri' ifadesiyle dağıtım, kurye ve kargo yapan şirketlerin taşıma ücreti tabanının 4 milyon 800 bin liraya yükseltilmesi talep ediliyor. Yani PTT'nin tekeli genişletiliyor.
* Nasıl yani? Bizleri PTT'den 3-4 kat pahalı olmaya mecbur tutmaya çalışıyorlar. Kanunu ona göre çıkartacaklar.
* Ama bu vatandaşın daha iyi hizmeti daha makul fiyata alma hakkını elinden almıyor mu? Yorum yapmıyorum.