| |
|
|
Ne böyle siyaset, ne de böyle diplomasi olur..
Politikada hata yapmak ulusların kaderini çok derinine etkiliyor. Bundan 30 yıl önce Avrupalılar bize "Gelin Birliğe katılın" diye ricacı oluyorlardı. Bizim politikacılar o zaman bunu değerlendiremedi ve "İstemeyiz " dediler. Şimdi biz Avrupa'nın kapısında kıvranıp duruyoruz. Bundan 30 yıl önce Kıbrıs harekatı ertesinde, Rumlar da, dünya da "Gelin, Kıbrıs'a kalıcı bir siyasi çözüm bulalım" diye yalvarıyorlardı. Bizim politikacılar işi askıya almayı tercih ettiler. Şimdi Kıbrıs'taki çözümsüzlük, Türkiye'nin "Avrupalı Geleceği" üzerindeki ipotek halinde duruyor. Açık konuşalım.. Eğer Türkiye'deki bu siyasi hesapsızlık havası Lozan sırasında da var olsaydı, Atatürk ve İnönü, Lozan'ı imzalamaya cesaret edemezlerdi. Ne böyle siyaset, ne de böyle bir diplomasi Türkiye'yi gelecek yüzyıllara taşıyabilir. Eğer Türkiye'nin AB'ye değil de Kıbrıs'a girmesini tercih ediyorsak, Erdoğan istifa etsin ve Rauf Denktaş "Dışarıdan" Başbakan olsun Türkiye Cumhuriyeti'ne. Ben, kendi kamuoyunun ve kendi partisinin ters tutumuna rağmen, açık ve seçik "Türkiye'yi AB'ye almalıyız" diyebilen Fransa Cumhurbaşkanı Chirac gibi politikacıların, bizimkilere ve özellikle Deniz Baykal'a örnek olmasını diliyorum.
|