| |
|
|
17 Aralık siyasetin sonu değil ki..
Helal olsun Tayyip Erdoğan'a.. Cezaevinden çıkıp Başbakan oldu ve Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin eşiğine taşıdı. Bravo Abdullah Gül'e.. Başbakan olarak yola çıktı ve Dışişleri Bakanı olarak da, AB maratonunu hiç tempoyu düşürmeden koştu. Bravo Cemil Çiçek'e.. Adalet Bakanı olarak, yıllardır değiştirilemeyen kanunları, Avrupalıları bile şaşırtan bir tempoyla ülkenin gündemine soktu ve bunların yenilenmesinde yorulmadan çalıştı.. Tüm milletvekillerine helal olsun. İki yılda 20-30 yıllık iş yaptılar. "Değişim"i gerçek haline getirdiler. Dışişleri bürokratlarına, sivil toplum kuruluşlarına, Türk medyasına, Genelkurmay'a yürekten bir alkış. Bir ülkenin bir ortak hedefe tek vücut halinde nasıl kilitlenebileceği kanıtlandı. Ve bravo Deniz Baykal'a.. Gümrük Birliği'ni imzalarken düşünmediklerini şimdi söyleyip, müzakere sürecine "Hayır" dediği için bravo. İktidarda başka, muhalefette başka olan politikacıya bir kez daha örnek olduğu için bravo. Tabii ki, ne politikanın ne de siyasi rekabetin sonudur 17 Aralık.. Bilelim ki, yakın yarınlarda çok yoğun iç politika tartışmalarına tanık olacağız. Doğal olarak, ulaşılan noktayı hem parlamento içinden, hem de parlamento dışından çok yoğun biçimde eleştirenler çıkacak. Çıktı bile. Bu hep böyle oldu, hep böyle olacak. Ayrıca sade bizde değil dünyada da demokratik siyasetin gereği budur. İngiltere'yi 2'nci Dünya Savaşı'nda zafere taşıyan Winston Churchill, savaşın bittiği yıl (1945) seçimlerde yenilmedi mi? Çok partili demokrasiye 1923'te geçilseydi, Atatürk iki dönem iktidarda kalabilir miydi? Neden Serbest Fırka 1930'da kuruldu ve 1930'da kapandı? Yani Tayyip Erdoğan ve AK Parti, siyasetin gerçeklerini unutmamalılar. Türkiye'nin gerçekleri ve bir tanesi çözümlenince on tane yenisi çıkan sorunlar, bütün yoğunlukları ile onları bekliyor. Açıkçası 1999'da aldıkları oyların hakkını verdiler. Beklenenden de öteye çalışkan ve kararlı çıktılar. İdeolojik veya saplantılı takılmadılar konulara.. Ülkeyi değiştirip AB'ye taşırken, kendileri de değişimi kendi içlerinde gerçekleştirdiler. Hata yaptıklarını anlayınca, geri adım atmakta tereddüt etmediler. İnançlı insanların hem demokrat, hem Batı yanlısı, hem de değişimci olabileceklerini kanıtladılar. Ama bütün bunlar yetmiyor iktidardaki başarının devamlı olmasına ve yıpranmamaya. Göreceğiz.
|