DHMİ-TAV ve tıraş olayı
Atatürk Hava Limanı (AHL) Dış Hatlar Terminali'ni yapıp, 3 yıl 8 ay 20 gün işletmek üzere yola çıkan, uzatmalarla da 2 Temmuz 2005 kadar yeni kazanımlar elde eden Tepe Afken Vie (TAV) Konsorsiyumu terminali devretmeye hazırlanıyor. Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nden (DHMİ) 10'a yakın teknik ekip önümüzdeki günlerde İstanbul'a gelip tespitler yapacak, sayımlarda bulunacak. Amaç terminal devraldığında kesinlikle çalışır pozisyonunu kaybettirmemek, problemlere fırsat vermemek ve turizm sezonunun en yoğun olduğu bir dönemde skandal çıkmasını önlemek. DHMİ yetkilileri bir çok açıdan geç bile kalmış durumdalar. Devirteslim için sayım işi kadar, Dış Hatlar Terminali'nin ihaleye çıkma sürecide önem arz ediyor. Asıl geç kalınan nokta burası. Ancak burada da başka incelikler söz konusu. Çünkü, YapİşletDevret (YİD) modeliyle iş verme yetkisi olan DHMİ'nin, 'Terminal İşlettirme' yetkisi iki gün öncesine kadar yoktu. Bu engelde geç de olsa Yüksek Planlama Kurulu'ndan (YPK) çıkan kararla aşıldı. Böylece DHMİ'nin statüsü 'Terminal yaptırır ve işlettirir' pozisyonuna döndü. DHMİ'nin Türkiye'nin en önemli kapısı ve turizm üssü konumundaki Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nin yeni işletmecisini bulabilmek için çıkacağı ihalede elini çabuk tutması gerekir. Aksi taktirde büyük vebalin ve sıkıntının altında kalabilir. Bu zaman dilimi için kalan süre kanaatimce az. Daha fazla geciktirilmesi Türkiye'nin ve kurumun faydasına olmayacaktır. 2 Temmuz 2005'ten en az 3 ay önce yeni işletmecinin tespiti şart. Çok sayıda çalışanı olan, dolaplar dolusu sözleşmeler gerektiren bir terminal için haklı bir uyarıda bulunduğumu sanıyorum. Diğer bir uyarım ise ihalenin olabildiğince geniş kesimi kapsayacak şekilde tutulması gerektiği yönünde. 'Terminal İşletmiş' olma şartı, birilerini dışarıda tutacak, bazı firmaları da direkt olayın kahramanı yapacaktır. DHMİ'den Funda Ocak'tan bu konuda fikir alınabilir. Hatta daha önceki örnekler ortada. TAV'ın 'V'si Vienna Airport'tan geliyor. Çünkü YİD modeliyle çıkılan ihale için böyle bir şart konmuştu. Tepe ve Afken gurupları da kendilerine fazla bir katkısı olmayan, şu an terminalde sadece 2 bin adet bagaj arabalarından sorumlu olan Vienna Airport'u kendilerine ortak aldılar. Neden? İhale şartı gereği 'terminal işletme tecrübesi var' diye. Terminal işletmeciliğinin kendine has inceliklere bulunuyor. Eğer havacılıktaki diğer iş kolları gibi olsaydı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden (SHGM) lisans ya da ruhsat almayı gerektirirdi. Yer hizmetleri, Gözetim gibi. Dolayısıyla ihale şartnamesini böyle bir kriteri koyup katılımcıları zora sokmanın, sağdan soldan sıradan terminal işletmecilerine devreye koymanın bir tutarlılığı yok. Örnek, Antalya II Dış Hatlar Terminali'ni alan Çelebi'nin Kazakistan'dan bir terminal işletmecisiyle yola çıkması Gelelim DHMİ'nin tıraş olayına. AHL'nin yanı başındaki Sefaköy Tepe Mahallesi'ndeki 150 ailenin yaşadığı apartmanların üst katları, Nisan 2005'te açılması planlanan III. Pistin mania alanı içine giriyormuş. Şimdi sormak gerekmez mi, bu pisti Sadri Şener'e ihale ettiğinizde aklınız neredeydi? Peki, III. Pistin dibindeki Flyinn Alışveriş Merkezi'ne SHGM, mania alanı içinde bulunduğu için itiraz ederken, DHMİ ruhsat vermişti. Bu durumu kim izah edecek? Garibanın evi tıraşlanırken, hali vakti yerindeki zevatın yeni iş merkezi ne olacak?
|