Yanlış anlama!
Bazen, "yanlış anlama" olmasın diye, "Yanlış anlama" diye uyarmak, uyarılmak gerekiyor. Tam 17 Aralık öncesinde Fransa Dışişleri Bakanı da öyle bir "mini kriz" yarattı. Kimine göre "tercüme krizi", kimine göre "hava yağışlı dedin, vay bana ördek dedin" krizi. Neyse, sonradan "yanlış anlama" doğru anlaşılmış!
Fransız bakanın dediği, "Türkiye, Ermeni trajedisini tanımalı, geçmişiyle yüzleşmeli, tarihiyle barışmalı" türünden sözler. "Trajedi" oradan buraya "soykırım" şeklinde ulaşınca sinir bozmuş elbette. Geçenlerde, Kemal Derviş'in de başına gelmişti. Fransa'da bir söyleşide, Fransız gazeteci "soykırım" diyerek soru sormuş, o cevaplarken sadece "katliam" demiş, bunun tanınmasından söz etmiş ve aynı dönemde "Türklerin de benzer acılar çektiğini" söylemişti. Acele çeviriye şeytan karışıyor. Bu sütunda yerine göre eleştirilmiş olan Derviş de, bu kez haksız biçimde, "Vay, soykırım tanınsın dedi" diye taşlanmıştı.
Türkiye, devletiyle toplumuyla, bu "trajedi" kavramını, "sözde soykırım" yerine ikame edilmek üzere cebine ve aklına koymalı. İleride lazım olabilir! Doğrudan devamı olmadığı, yabancı işgalcilere karşı olduğu kadar ona karşı da yürütülmüş bir ayaklanma ve "bağımsızlık savaşı"yla koptuğu Osmanlı'nın son döneminde, bir kadronun ve savaş koşullarındaki etnik nefretin yol açtığı "trajedi" diye. Bunu anlamak için, en iyi yol, "Türklerin, Kürtlerin katlettiği Ermeniler" ile "Ermenilerin katlettiği Türkler ve Kürtler"den hareket etmek değil, bunu bir trajedi olarak yaşayıp o dönemde birbirlerine sığınan, birbirlerini korumaya çalışan "Türkler, Kürtler ve Ermeniler"e odaklanmaktır. Kendilerini korumaya çalışanlar dışında, "ötekini katletmek için" kuduranların yarattığı "trajedi" içindeki "iyi insanlar"dan yola çıkmak. Çünkü, Türk, Kürt ya da Ermeni, olanların "trajedi"sini en iyi, birlikte yaşadıkları insanları korumaya, kollamaya çalışanlar kavramıştı. Tarih, ister resmi olsun ister alternatif, "kötülüğün içindeki bu iyiler" den, "cehennem ateşinde şefkat koşturan melekler"den yola çıkarak insanileşebilir. Eğer öncelikle onların "insanlık hatıraları" ndan başlanırsa, belki "soykırım"ın gerçekten "sözde" sayılabileceği, ama "trajedi" nin sözde olmadığı da kavranabilir. Bunun için özellikle Avrupa ve ABD'deki "bir kısım Ermeniler" ile buradaki "bir kısım biz"in körleşmeden kurtulması şart. Zaten kafamız karışık. Çocukların hele, hep kafası karışıyor: Bir dönemi çizgisel olarak "iyilik, kahramanlık, medeniyet, insanlık timsali" diye anlatılan Osmanlı, bir dönem sonra "güçsüzlük, süflilik, tefessüh, çürüme, çöküş timsali" diye aktarılıyor. İşte, "trajedi"de, kendisi zaten büyük trajedi yaşayan bir imparatorluğun ecel anlarına denk düşüyor. Bu bir açıdan bizim tarihimiz. Vezirlik de var, rezillik de. Ama şu andaki rejim, Cumhuriyet, buna rağmen ve buna karşı oluştuysa eğer... "trajedi" makul sayılabilir bir kavram. Bunu en iyi, Kızılderilileri katleden, siyahları hayvan saymış beyaz Amerikalılar, Güney Amerika yerlilerini katleden İspanyollar, sömürgelerde katliamdan katliama koşan Fransızlar, Uzakdoğu'yu yakan Japonlar, çeşitli halkları oradan oraya süren Ruslar filan anlamalı!
|