Çikolata kaplı acı draje..
TBMM'de iktidar partisinin sıkıntısı her adımda karşılarına çıkan şu soruda yatıyor: "17 Aralık'ta ne olacak?..." Nitekim, AKP Genel Başkanvekili Mir Dengir Fırat da dün sabah partiden çıkarken, ayakkabı boyacısıyla karşılaşmış. Her sabah ayakkabılarını boyattığı gencin yüzünün asık olduğunu görünce sormadan edememiş: "Hayrola ne oldu, bir sorunun mu var?.." Ayakkabı boyacısı yüzü asık başını iki yana sallayıp yanıtlamış: "Sormayın, 17 Aralık stresine girdim. Kimse gelip ayakkabı boyatmıyor, herkes 17 Aralık'tan sonra diyor..." Ayakkabı boyacısının sözleri AKP'deki havayı yansıtıyor olsa da, dün sabah Brüksel'den gelen haberlere bakıldığında iktidar partisinde moraller geçen haftaya göre daha iyi... Yine de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "son dakikaya kadar her şeyin olabileceği" inancında... Bu nedenle ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olmayı tercih ediyor. TBMM'de AB konusundaki genel görüşmeye girerken kuliste sohbet etme fırsatı bulduğumuz Gül, gelinen noktayı şöyle ortaya koydu: "Her ne kadar bazı şeyler söyleniyor olsa da rapor tam anlamıyla yayınlanmadan bir şey söylemek doğru olmaz. Neleri kabul edip etmeyeceğimizi söyledik. Son dakikaya kadar da bekleyeceğiz..."
Moraller iyi Devlet Bakanı Beşir Atalay'a göre ise kısa süre öncesine göre dün değerlendirildiğinde "morallerin daha iyi olduğu" söylenebilir. Enerji Bakanı Hilmi Güler ise "Enerjik bir kararın çıkacağına" inanıyor. AB konusunda son günlerde en fazla mesai yapan ve kısa sürede ceza kanunlarının hemen hepsinin TBMM'den çıkması için emek sarf eden Adalet Bakanı Cemil Çiçek ise her zamanki temkinliliği içinde... Her ne kadar Türkiye'de devletin zirvesinin ortaya koyduğu kırmızı çizgilerin raporda yer almayacağına ilişkin Brüksel'den bazı sinyaller gelse de Çiçek, "son ana kadar ipin ucunun bırakılmaması" gerektiği düşüncesinde. Çiçek, bundan dolayı, her ne kadar rahatlatıcı bazı açıklamalar gelmiş olsa bile, Zirve sonucunda ortaya çıkacak metnin çok iyi incelenip ona göre bir adımın atılması gerektiğini kayda geçirdi.
Sorun kısıtlamalarda Ana muhalefet partisinde ise iktidara göre Zirve konusunda daha büyük bir kaygı hakim. Nitekim, dün Avrupa'dan Türkiye'ye dönen CHP milletvekili Onur Öymen, müzakereler başladıktan sonra Türkiye'nin karşısına çıkabilecek çok önemli tuzakların Zirve raporuna yansıyabileceği uyarısında bulundu. Hükümetin, yakın geçmişe kadar müzakere tarihi almaya odaklanmış olmasının da bu sıkıntıyı ortaya çıkardığını vurguladı. Her ne kadar Dışişleri Bakanı Gül, "Ada'da kalıcı çözüm bulunana kadar açık veya dolaylı tanıma söz konusu olmayacak" dese de Öymen'in üzerinde durduğu en önemli konulardan biri Kıbrıs... Bir diğeri de serbest dolaşımın önüne çekilecek sete benzer, bazı kalıcı kısıtlamaların getirilecek olması. AB ülkelerinde Türkiye için üç aya yakın süredir lobi faaliyetini sürdüren CHP milletvekili Kemal Derviş'te de dün benzer kaygı vardı. Derviş, dünkü sohbetimizde birçok konuda gelişme sağlanmış olmasına rağmen, sıkıntılı havanın sürdüğünü vurguladı. En önemli kaygısını da "kalıcı kısıtlamalar" diye dile getirdi. Bu nedenle kim ne derse desin müzakerenin devam edeceğini, dengelerin değişebileceğini ve kesin sonucun ancak 17 Aralık Cuma sabahı ortaya çıkacağını vurguladı.
Acı draje Bütün bunlara rağmen iktidar ve muhalefet cephesinde, 17 Aralık sabahı "Türkiye'nin canını sıkacak bazı unsurlar yer alacak olsa" da kabul edilebilir bir sonucun elde edileceği inancı hakim. AKP'nin etkin isimlerinden birinin şu sözleri de 17 Aralık'tan çıkacak sonuca ilişkin beklentiyi vermeye yetiyor: " Üzeri çikolata kaplı acı bir draje alacağız ..."
|