Konser mevsimi başlıyor
Ekim ayının başlamasıyla klasik müzik konserlerine yeniden kavuşuyoruz. Büyük orkestralarımız, haftalık olağan konserleriyle izleyicilerinin karşısına çıkıyor. Bu sezon konuk sanatçıların, geçen sezona göre daha fazla olacağını ümit ediyoruz. Her yeni şef, geldiği orkestraya, orkestranın renk paletine katkı yapar. Başta keman, piyano ve çello olmak üzere birçok enstrümanın virtüozu da, kendi yorumlarıyla seyirci karşısında farklılık yaratır. Aslında belki de canlı konserlerin keyfi de burada ortaya çıkıyor. Bildiğimiz eserlerde gösterdikleri performansla yabancı sanatçıları dinlemek ve değerlendirmek bir sosyal olaydır ve yaşantımıza renk katar. İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer orkestraların aylık programları da, elimize ulaştıkça, sizlere bilgi aktaracağız. Gürer Aykal, Türk bestecilerinin eserlerini, hem Türkiye'de hem de yurtdışında konser programlarına alan ve eserlerin tanıtılması için çaba harcayan değerli şeflerimizden... Aykal, ABD'de Lubbock Üniversitesi'nin uzun yıllardır daimi şefi. Her geçen yıl daha olgunlaşan ve ülkemizin en iyi orkestralarından biri olan Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi ve Lütfi Kırdar Konser Salonu'nda her ay peşpeşe verdiği iki konserle klasikseverleri mutlu ediyor. Orkestranın 2004-2005 konser programı da açıklandı. İlk konserler, 20-21 Ekim'de... Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Filarmoni, viyolonsel sanatçısı Wolfgang Boettcher'e eşlik edecek. Robert Schumann'ın eşsiz güzellikteki op.129 Viyolonsel Konçertosu'nu yorumlayacak sanatçı. Programın ikinci yarısında Muammer Sun'un Cumhuriyetin 80'nci yıldönümünü dolayısıyla bestelediği eser. Dünyadaki ilk seslendirilişi yapılacak. Borusan Filarmoni'nin sipariş ettiği eseri merakla bekliyoruz. Borusan'ın sahibi Kocabıyık ailesine bu örnek davranışlarından dolayı, tüm sanat camiası teşekkür borçlu. Yeni bestelerin yapılabilmesi, seslendirilebilmesi ve tanıtılması, çağdaş Türkiye'nin imajı açısından da ne kadar önemli. Orkestraları, bestecileri, şef ve solistleriyle Türkiye, çok uzun yıllardan beri Avrupa'nın bir parçası. Türkiye'den Japonya ve Çin'e kadar uzanan coğrafyada böylesine bir yapıya rastlayamazsınız. Türkiye'ye gelen her yabancıya büyük şehirlerimizde haftalık, düzenli konserler sunmanın yıllardır devam eden bir süreç olduğunu bilmeyen yok. Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'da Fazıl Say'ın Atatürk adlı eseri seslendirilecek. Piyano partisini de Fazıl Say çalacak. Uzun süredir bir Wagner eseri dinlemiyorduk. Wagner müziği bambaşkadır, etkileyicidir. Bestecinin Götterdammerung adlı ünlü operasından "Siegfried's Funeral March" bölümü seslendirilecek. Akşamın diğer eserleri, Franz Liszt'in Mi Bemol Major 1. Piyano Konçertosu ve Beethoven'in kendi kadar ünlü Kader Senfonisi. (No.5, do minör op.67) Yılın son Borusan Konseri de gözleri kamaştıracak. Hiç kuşkusuz yüzyıl boyunca çok ünlü kemancılar yetişti. Oistrakh, Menuhin, Heifetz, Szernyg, Stern ve diğerleri. Günümüzde de mükemmel yorumcular var. Perlman, Mutter, Chung, Mullova, Repin bunlardan bazıları. Ama bir kemancı var ki, ona yıllardır hayran olanların sayısı her geçen gün artıyor. Maxim Vengerov, kemanı bir başka çalıyor. 1720 yapımı bir Stradivarius'u var. Bu kemandan çıkardığı sesler inanılmaz. Henüz 29 yaşında, çıkardığı tüm CD'ler kayıt kaliteleriyle de birinci sınıf. Çok çalışkan ve alçak gönüllü. 2000 Olimpiyat Oyunları sırasında bir akşam Sydney Opera Salonu'nda dinledim onu. Çaykovski'nin Keman Konçertosu'nu tüm enerjisiyle öylesine yorumladı ki, 20 dakika sahneden ayrılamadı. İstanbul'da da iki konser verdi, festivalin konuğuydu, workshop'larıyla da genç kemancılarımızın gönlünde özel bir yer aldı. Maxim Vengerov, bu defa Gürer Aykal yönetiminde 22 ve 23 Aralık'ta Beethoven'in ünlü op.61 Keman Konçertosu'nu yorumlayacak.
|