| |
Rüşvet hikâyeleri
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in şikayeti "sessizlik." Sohbetimizin konusu "yolsuzluk, rüşvet." İşte Cemil beyin sözleri: "Herkes şikayetçi, ama adım atan da yok... Beni bu sessizlik rahatsız ediyor." Bakan beyin isteği: - Vatandaş, kırmızı ışıkta geçenin plakasını polise bildirsin... Kırmızı ışıkta geçeni uyarsın. Şeytanın avukatlığını yapacağımız tuttu: - Uyarsın da şehir magandasından dayak mı yesin?
*** Cemil Çiçek "aynı ısrarla" konuşmaya devam etti: - Vatandaş, rüşvet isteyeni ihbar etsin... Savcı suçüstü yapsın. Yine şeytanın avukatlığını yapacağımız tuttu. Ve "sayın Bakan" diyerek, anlatmaya başladık...
*** Seneler önceydi. Gazetede, Türk Tanıtma Vakfı Başkanı Kemal Baytaş'la oturuyorduk. Çanakkale'den bir okurumuz geldi. İş adamıymış. Devletle işi varmış. Ama rüşvet isteniyormuş: - Normal işim için, hiçbir eksiği, gediği, yamuk tarafı olmayan işim için bile rüşvet isteniyor... İsteyen de şu bakanlığın, şu dairesi. İş adamı "konu ile ilgili bazı belgeler" de verdi. "Yazacağız" dedik. Yazdık da. Aradan birkaç ay geçti. Aynı işadamı, yine ziyaretimize geldi. Ve yine Kemal Baytaş'la birlikte dinledik: - Eskiden işim rüşvetle, hediyeyle iyi, kötü yürüyordu... Ama siz yazdıktan sonra hiç yürümez oldu... Demek bizi şikayet edersin ha dediler... Beni kara listeye aldılar... Şimdi diğer bakanlıklarda da işim yürümez oldu.
*** "Yani sayın Bakan" diye devam ettik: - Vatandaş korkuyor. Cemil bey bir süre sustu. Sonra "ben de size başımdan geçen bir şeyi anlatacağım" dedi: - Ama isimleri yazmazsanız memnun olurum. Adalet Bakanı'nın ziyaretine "eski bir milletvekili" gelmiş. - Sayın Bakan, dışarıda falanca şahıs var... Elinden tutup, size getirdim... Kendisinden falanca devlet kurumunda, şu kadar dolar rüşvet istenmiş... Dilerseniz, bizzat dinleyin. Cemil bey hemen özel kalemde bekleyen şahsı içeri almış. - Kardeşim, olay nedir? - Böyle, böyle, böyle sayın Bakanım. - Şimdi Ankara Savcısı'nı arayacağım... Suçüstü yapılacak... Her türlü güvenceyi veriyorum, sana bir şey olmayacak. - Sayın Bakanım, izin verirseniz biraz düşüneyim. Aradan 15 gün geçmiş. Cemil beyin ziyaretine bir eski bakan gelmiş: - Cemil bey, size bir arkadaş getirdim... Kendisinden rüşvet isteniyormuş... Dışarıda bekliyor. Bakan "içeri gelsin" demiş. İçeri gelen "aynı şahıs." Evet sayın bakanım, size daha önce de arz ettim, benden şu kurumun, şu dairesinde, şu kadar rüşvet isteniyor... Üstelik işimin hiçbir eksiği olmamasına rağmen. - Bak kardeşim, Cumhuriyet Hükümeti'nin Bakanı olarak sana her türlü güvenceyi veriyorum... Derhal suçüstü yapılacak. - Sayın Bakanım, izin verirseniz bir düşüneyim. Ve Cemil bey "hikayeye" noktayı koydu: - Gidiş o gidiş... Bir daha gelmedi.
*** Cemil Çiçek: - Bu korkunun, bu bezginliğin aşılması lazım... Eğitimle, TV'lerle, gazetelerle, hepimizin çabasıyla, elbirliğiyle aşacağız. Doğru, aşacağız aşmasına da... Galiba "birkaç fırın daha ekmek yedikten sonra."
|