|
|
|
|
Her yemek bir şölen olmalı
Doğu kültüründe, gün içerisindeki pek çok durumda olduğu gibi, zen açısından yemek yemek de fiziksel ve zihinsel bir eylemdir. Yenilecek yemeğin seçimi, hazırlanması, sunumu ve yenilmesi aslında her biri başlı başına önemi olan aktivitelerdir. Tüm bu aktivitelerde bizim için önemli ve farklı olan yaşam tercihlerini görebiliriz. Batıdaki "Yemek için mi yaşamak, yoksa yaşamak için mi yemek" gibi, doğu felsefesinde de buna benzer ifadeler bulunmakta. Yemek yemeği önemsemiyorsak, çevremiz bu durumdan ne denli etkilenmeli... Veya sadece mekansal değerlere verilen önemde yemek sanatı bunun içinde kaybolmalı mı... Ya da yemek yemenin dışında yemek sanatına da değer verilmemeli mi gibi... Aslında zen mutfağında bunların hepsine yanıt bulabilirsiniz. Zen mutfağına özen göstermenin bir diğer anlamı ise kendi zihinsel ve fiziksel sağlığımıza dikkat etmektir. Zen her zaman ince bir yemek zevkine sahiptir. Bu temelde vücudumuza gösterdiğimiz bakımın zihnimize de aksedeceği düşünülür. Yemeklerde son derece dengeli gıdalar seçilir. Batıda makro biyotik adı verilen yemek rejimi aslında zenin uyum, denge ve doygunluk ilkelerinden temel almıştır. Bu tarzın esaslarında sadece sebze ve meyvelerin doğal bir şekilde tüketiminden başka zen düşüncesini de geliştirmesi görülmektedir. Burada bazı eski yemek alışkanlıkların modern beslenmedeki değişime ayak uydurduğunu fark edebiliriz. Zen prensiplerine tamamiyle bağlı kişiler kesinlikle hayvansal proteinli gıdaları yemeyip, onun yerine soja peyniri ve tofuyu protein kaynağı olarak tercih ederler. Özel bir kokusuyla bilinen pilav ise ana yemeğin yanında servis edilir. Hafif ekşi Miso çorbasının tadı ise gayet hoştur. Bir zen sofrasına oturduğunuzda ağzınıza lokmayı götürürmeden önce bu lokmanın toprak ve güneşin birleşiminden kaynaklandığını ve bu sayede size içinizdeki enerji ile yaşamınızın temelini oluşturan öğelerin birleşimini sembolik olarak ifade ettiğini düşünebilmelisiniz. Zen yemek düşüncesinde aldığınız her lokmada açlığı ve açları hissetmeniz, acele etmeden, ağır ağır yiyerek sabrı öğrenmeniz istenir. Yemek yenilen sofranın temel amacı insanlarla ilişkilerin yeni bir boyut kazanmasını sağlamaktır. Size zen mutfağının kapılarını açan pek çok değişik anahtar vardır. En başta dikkatinizi çekebilecek özelliği farklı elemanların uyumlu bir biçimde organizasyonunun sağlanmış olmasıdır. Daha sonra en üst derecede etkiyi elde edebilmek için geliştirilen dolaşım şemasıdır. Bir diğer önemli husus da, zen mutfağında saklanması ya da sergilenmesi istenilen tüm malzemelerin bu şekilde yerleştirilmiş olmasıdır. Bununla beraber, mekandaki yüzeyler görsel olarak doğal şekliyle korunmalıdır. Malzemesi o olmadığı halde benzetilerek yapay yöntemlerle üretilen yüzeyler zen mutfağında kullanılmamaktadır. Ayrıca batı mutfaklarında sıkça rastladığımız, takvim, afişler, mıknatıslı reklam ya da süs eşyaları gibi pek çok dekoratif objelerin zen mutfağında yeri yoktur. Aslında bu zen düşüncesiyle de uyumlu bir dekoratif anlayıştır. Zira, zen düşüncesinde o düşüncenin gelişmesine engel olabilecek gereksiz hiçbir fazlalık veya ek bulunmamaktadır.
ZEN'DE SEMBOLİZM Mutfak, depolama, hazırlama, pişirme ve sunum eylemlerinin gerçekleştirildiği bir mekandır. Dolayısıyla mutfak bu organizasyon şemasına göre tasarlanmalı ve yerleşimi bu sıralamayı takip etmelidir. Zen mutfağında genel olarak beyaz renk hakimdir. Ayrıca fonksiyonellik her şeyin başıdır. Bu beyaz arka zeminde ise aranılan fonksiyonları bulmak daha kolaydır. Eşyalar kullanım amaçlarına göre, kendilerine ayrılan gözlere konur. Yemek hazırlama esnasında kullanılacak başlıca alet ve ürünler ise gözün hemen seçeceği şekilde ve yerde depolanır. Her şeyin yeri bellidir ve genelde açıkraf ya da dolaplarda sergilenir. Eşyaları bulmakla zaman kaybedilmesi de bu sayede engellenmiş olur. Sadece saatin yeri evin sahibinin isteğine göre değişir. Doğuda zaman görecelidir. Zamanı insan tanımlamıştır. Doğu ve batı kültürlerinin zaman kavramı farklı olduğundan bu tutumu anlamak kolay olsa gerek... Zen anlayışında her şey zamanında ve yerinde yenilmelidir. Doğanın bizlere sunduğu tüm yiyecekler tabiatla bağların güçlenmesi bağlamında mevsimlerine uygun zamanlarda yenilmelidir. Sizlerin de merak edeceğinizi tahmin ettiğimden doğu kültüründe yiyeceklerin ilginç sembolik anlamlarına kısaca değinirsem, kayısı Çin'de ölümsüzlüğü, nar doğum, çoğalma, sevgi ve evliliği, sert çekirdeğini kan kırmızısı rengiyle örten derisi ile kiraz ise Samurai şavaşçılarını anımsatmakta. Zen sunum tarzını sofrada da görmek mümkün. Masa her zaman için basit ama törensel bir dekorla hazırlanır. Bazen dostluğun ifade edilmesi anlamında her misafir için sembolik bir hediye konulması da adettir. Sofra örtüsü genellikle beyaz renktedir. Önemli olan hazırlanan yemek sunumun vurgulanmasıdır. Sofra takımı, bardak, peçeteler çiçeklerle bu törensel dekora dahil olurlar. Sadeliğin içinde özen ve duruluk hakimdir. Sunumun ana fikrini bozacak hiçbir detaya masada yer verilmez.
Meltem Etcheberry
|
|
|
|
|
|
|
|
|