| |
Kontrolden çıkan kriz
Arefe günü bu köşede "Baykal, Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Johannesburg'a gidiyor. Bayramda yok. Ama ardında bir saatli bomba bırakıyor: Sarıgül dosyası" demiştik. Kendi ifadesiyle, "Bol düşünceler, izlenimler, duygular yüklenmiş olarak" yurda dönen Baykal'ın yokluğunda patlayan bombanın yol açtığı tahribatı görünce neler hissettiğini merak ediyoruz.. Çünkü bomba hedeflendiği ya da ayarlandığı gibi Şişli'ye değil, Ankara'da, Çevre Sokak'taki CHP Genel Merkezi'ne hasar verdi. İmalat hatasının bedeli. Ağır yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla suçladıkları Sarıgül'ü "hukuken" değil, "siyaseten" yok etmeye kalkmanın faturası.
Sağduyu kaybolunca Şimdi Sarıgül'ün estirdiği rüzgâr kasırgaya dönüşürken, CHP Genel Merkezi de camı, çerçeveyi kurtarmaya çalışıyor. Panik içinde. Ve paniğin daha da kamçıladığı hırçınlıkla... Mersin mitingine katılacak milletvekillerine gözdağı veriyor, örgütleri feshediyor, Altı Ok'lu bayrakların dalgalandırılmasını yasaklatmaya kalkıyor... Peki bugün Mersin'de -hiç kuşkusuz- meydanı hıncahınç dolduracakları nasıl cezalandıracak? Yurttaşlıktan çıkarılmalarını mı isteyecek? Parti içi iktidarı yitirme korkusunun, sağduyu menteşelerini sökmesini daha önce de yaşadık. Birçok kez. Hiçbiri iflah etmedi. Oysa daha önce de birkaç kez vurguladığımız gibi, "Sarıgül olayı" bambaşka mecralara yöneltilebilirdi. Onun geçen yaz Sivas'ta başlattığı ve her durakta daha da büyüyen hareketi, CHP için bir sinerjiye dönüştürülebilirdi. Alternatifsizlikten bunalan, bezen yığınlara bir umut ışığı yakılabilirdi.
Son şansı kaçırmak Bu, genel başkanlığı süresince hiçbir seçim kazanmayan, kazanması imkânsız 68 yaşındaki Baykal için de bir "son gürlük" fırsatı olabilirdi. Zira Sarıgül'ün başta amacı genel başkanlık değil, CHP iktidarında başbakanlıktı. Partinin patronluğu ile hükümetin patronluğunu ayıracak bir model öneriyordu. Almanya'da Sosyal Demokrat Parti'de olduğu gibi. ABD'de hem Demokratlar'da, hem de Cumhuriyetçiler'de olduğu gibi. Bugün Fransa'da iktidardaki Halkçı Hareket Birliği'nde olduğu gibi. Daha o kadar çok örnek sayabiliriz ki... Ama artık tren kaçtı, daha doğrusu iş çığırından, kriz Baykal'ın kontrolünden çıktı. Olay, Sarıgül hareketi olmanın çok ötesine geçti, yeni bir "siyasal oluşum" boyutlarına dayandı.
Dev uyandırıldı Çok eski CHP'li Erol Tuncer'in birkaç ay önce dediği gibi, "CHP'de Baykal'a karşı hem parti içi, hem de parti dışı muhalefet" vardı. Dışarıdaki muhalefet kitlesel ama uyuyan devdi. Buzdağının su altında kalan bölümüydü. Baykal ve ekibi hatalarıyla o devi uyandırdılar. Sarıgül'ün ardına takılan ya da çevresinde kenetlenenler, gittiği yerde meydanları dolduranlar işte o devin, o büyük kitlenin parçaları. İddia ediyoruz, Sarıgül silinse bile bu kasırga dindirilemeyecek. Benzetmek gibi olmasın, Berlin Duvarı da böyle yıkılmıştı. Jivkov ve Çavuşescu da böyle devrilmişlerdi. CHP Genel Merkezi aklının ucundan bile geçmeyen bir süreci tetikliyor. Ve Türk siyasetine de, Türk sosyal demokrasisine de yine aklının ucundan bile geçirmediği bir iyilik yapıyor...
|