| |
|
|
Başbakan'a da teşekkürlerimle..
"Türkiye'nin kültürel tanıtımına katkı sağlayacağına inandığım Ney Dans Şov Gösterisi'nde rol alan tüm sanatçılara ve emeği geçen herkese başarılar diler, sevgiyle selamlarımı sunarım.." Londra'ya Ney ekibine çekilen telgrafın altındaki imza Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ait. Tarihi de 11 Kasım.. Başbakan'a duyarlılığından dolayı teşekkür etmek de benim borcum.. Bu telgrafın oradaki ekipte yaratacağı moral desteği çok iyi bildiğimden.. Bir kere daha not düşüyorum.. Keşke çok sevdiğim, kabinede "Dostum, arkadaşım" dediğim tek kişi, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu da, tüm bunlar olup biterken Londra'da oluşunu değerlendirip, beş dakika kulise uğrasaydı.. Keşke!.. Erdoğan, "Emeği geçen herkese.." diyor.. En başından alarak, kimlere teşekkür edeceğimi iyi biliyorum.. Listenin başında Yalçın Çeviker var.. Londra'da River Dance'ı seyretmiş elimde kaseti İstanbul'a dönmüştüm. İrlanda bir tek dansından böyle bir şov çıkarırsa, her köşesi bambaşka adımlarla dolu Anadolu'dan neler yaratılmazdı. Bu işi becereceklerine inandığım dostlarımı davet ettim. River Dance'ı izlettim.. "Unut" dediler.. "Aklına bile getirme.. Bu Türkiye'de olmaz.. İmkânsız.." Yalçın Çeviker işte bu "İmkânsız"ı, düşünen ve başaran adam.. Haberim dahi yoktu, bir gün karşıma çıkıp beni provalara davet ettiğinde.. Ortağı Güvenç Kılıç ile kolları sıvamışlar.. Altı ay olmuş başlayalı.. Bir yıl daha çalıştılar ve Dansın Sultanları adlı harika gösteri, Mydonose Showland adlı olağanüstü tesiste sahnelendi.. Giderek gelişti.. Bana sorarsanız, hele o 135 dansçının yan yana dizildiği Horon'da River Dance'ı da, Lord of The Dance'ı da solladı.. Türkiye'de başarmak her zaman mümkün.. Ama başarılı kalabilmek zor.. Yalçın Çeviker'in o muhteşem gösteriyi başaran ekibi, zaferden sonra darmadağın oldu. Herkes bir yana gitti. Kalanlar hedef küçülttüler.. Sultan of The Dance çoktan hak ettiği Broadway ve West End sahnelerine çıkamadı. Ekipten ayrılan Ali Erten pes etmeyenlerdendi.. Türkiye bu Anadolu dansları ile dünyaya açılmalı idi.. Peki ama nasıl?.. Cem Kınay, Viyana'ya tıp okumaya gitmiş, bu arada okul harçlığını çıkarmak istercesine, Bodrum'da bir gulet kiralama şirketi kurmuştu. Gulet, geçen hafta dünyanın en büyük turizm şirketlerinden TUI'ye milyonlarca Euro'ya satılırken, Türkiye'ye yılda 350 bin turist getiren ve bunların 250 binini kendi tesislerinde ağırlayan Magic Life'a dönüşmüştü. Kınay Avrupa'da turizm adına almadık ödül bırakmamıştı. Öyle bir iş adamı idi.. Antalya'ya getirdiği binlerce konuk için bir şov düşünmüştü. Otel ya da tatil köylerinde oturup kalmasınlar, geceleri dışarı çıkıp eğlensinler diye.. Ney işte böyle doğdu.. İşi gayet iyi bilen ve hedefleri büyük olan Ali Erten yapımcılığı yüklendi. Dr. Ömer Önder Genel Koordinatör, Tamer Levent Sanat Direktörü oldu. Cihan Sezer müzikleri, Canan Göknil enfes kostümleri hazırladı. Koreograf, Dansın Sultanları'nda da görev alan Shani Mitchell'di. Ney Antalya'da kostümlü prova gibi açıldı. İşler herkes için yolundaydı.. Ali hariç.. Onun gözü bulutlardaydı. Dansın Sultanları ile yapamadıklarını Ney ile yapacak, Türk'ün müziğini ve adımlarını dünyaya taşıyacaklardı. Viyana.. Zürih.. Burada şovu seyreden yabancı organizatörler.. David King'in şova inanması.. West End için anlaşma yapılması ve Peacock Tiyatrosu'nda, daha üçüncü gününde bir hafta daha uzatılan Londra temsilleri.. Buraya kadar adları geçenler ve geçiremediğim diğerleri, benim "Teşekkür" listemdir.
*** Dün Hüseyin Özer aradı.. "Geçen hafta salı ve çarşamba gecelerinin satışları rahat görünüyordu. Sofra çalışanları ve aileleri için bilet almaya karar verdim. Bir taşla iki kuş.. Hem bizim çocuklar bu şovu izleyecek, hem de salon zayıf günlerde de dolu olacaktı.. Hayır.. Sold out.. Ne salı, ne çarşamba tek yer yok.." Ardından Ali'den telefon geldi.. "Ağabey bir mucize yaşıyoruz. Benim her gece 10 kontenjanım vardı. 5'e indirdiler. Dün gece İsveç ve Norveçli organizatörler geldiler. Şovu izleyip turne anlaşması yapabilmek için.. İki yer bulup adamları oturtana kadar canım çıktı.."
*** The Times şovu niçin yerin dibine batırdı.. İki sebebten. Birincisi açılış gecesi şov gerçekten kötüydü. Hüseyin'in dediklerini size yazdım. İkincisi.. Bazı İngilizler, Türk zaferlerini pek sevmezler.. Galatasaray'ın Leeds'i elemesi ve Arsenal'den kupayı almasını ayni gazeteler nasıl değerlendirdi unutmayın. Mesela Metro Life'da Keith Watson, Ney'e 5 üzerinden 3 yıldız verdi. O da ilk gece sonrası değerlendirme yaparken "Şovun güzel bölümleri harika.. Ama kötü bölümleri de çok kötü" dedi. "İrlanda şovlarının Anadolu çeşitlemesi denebilecek Ney'in belirgin farkı şu.. İrlanda adımları sert ayakkabılarla tempo tutarken, Türkler ayak hızlarının olağanüstü seviyesi ve uçar gibi kullandıkları kol-bacakları ile bizi yerimizden fırlatan baş döndürücü gösteri sundular" dedi.
|