 |  |
Hayatın bir sitcom olmadığını söyleyin bana
Şimdi bakın hayat bana bir sitcom karakteriymiş gibi davranıyor ve bu işten fazlasıyla usanmaya başladım. Dahası ne gibi önlemler alabileceğim konusunda da pek fikrim yok. Misal, bayram sabahı valide peder ziyareti esnasında laf lafı açtı ve çekirdek ailemizin varoluş meselelerine dayandı. Pederin söylediğine bakın. "Çocuklarım olsun diye evlendim, çalıştım çabaladım ve ortaya çıkan sensin!" Bu bir sitcom diyaloğudur ve babam sitcom izlemez. Hatta sulu hiçbir şeyi izlemez, okumaz. Ve benim Mehmet Barlas, Erdal Şafak gibi yazmamı istiyor. Oysa bir evlat olarak ben ona rock konseri izlenimi yazıyorum. Evet ben bir hayal kırıklığıyım. Sonra arabamın üstüne ağaç dalı düşer, evimi düzenli olarak su basar, bardan bir türlü içki alamam görünmez adam mıyım ben?, taksi şoförlerine dayılanır sonra tırsıp "aman abi yanlış anladın"a bağlarım, eski sevgililerimin istisnasız hepsi evlendi.. Eski sevgililerin evlenmiş olma hali bile başlı başına bir yazı konusu. Tarihiniz sizden daha iyi birinin eline geçiyor ve tabii ki bir anda çok değerleniveriyor. Kılım! Kendimi rahatlatmak için, şu anda büyük bir süpermarkette promosyonlu tuvalet kağıdı alırken düşünüyorum onları ve rahatlıyorum. Nerden geldim buralara ya? Ha, evet pazartesi akşamı yağan yağmur ve düştüğüm bir durum var ki aman, aman.. Sizin oralarda nasıl yağdı bilmiyorum ama benim gördüğüm en yoğun ve iri taneli yağmurdu. Hayır bu kez damım akmadı. Nedenini bilmiyorum ama akmadı işte.. Zaten seferiydim. Tam da taksiden inip eve gidecekken bastırdı yağmur ve kendimi Ekmekçioğlu kuruyemişçisine zor attım. Üç saniye içerisinde sırılsıklam oldum. Ayakkabılarımdan foşur fuşur sesler geldi ve bütün bunlar üç saniye içinde oldu. Girmişken muhtelif gramajlarda kuruyemiş almayı da ihmal etmedim. Kuruyemişçide sıkça alışveriş yapanlar bilirler, dünyaları alsanız tezgâhtar "başka" diye sorar ki ifrit olurum . Bu kez fazla kıllanmadım ve yağmurdan koruması için kafama uygun büyüklükte poşet istedim. Poşet poşet değil sanki bedevi çadırı. Neyse taktık kafaya poşeti. On bilemediniz yirmi metre uzaklıktaki evime depar attım. Tam köşeyi dönecekken.. Hani sıkça gördüğünüz ama hiç konuşmadığınız kızlar veya, özneye göre, erkekler vardır. Beğenirsiniz ama teşebbüs etmeye de kurtarmaz diye düşünürsünüz. Zaten gördüğünüzde aklınıza gelir ve sizi beğendiğinizi zanneder takılırsınız. Adını bile bilmezsiniz, ne yaptığını hiç bilmezsiniz. İşte o kızla burun buruna geldim. Benim kafada Ekmekçioğlu'nun sponsor olduğu battal boy poşet, elimde başka bir Ekmekçioğlu poşeti, kamburum çıkmış bir halde, seke seke eve giderken yollarımız kesişti. Ve bunu hak etmek için ne yaptığımı düşündüm. Sonra bunun başkasının başına gelmeyeceğini de düşündüm, sonra babamın söylediklerini de düşündüm ve bana sitcom muamelesi yapan hayata isyan ettim. Haksız mıyım?
|