| |
Bu Alman'ı çok sevdik
Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Yaşar Bilgin "tanışmalısınız" dedi: - Başarılı bir belediye başkanı... İleride önemli yerlere gelebilecek bir politikacı. Ve bizi Wetzlar Belediye Başkanı Wolfram Dette ile tanıştırdı. 1996'dan bu yana belediye başkanı. Ekim'in son haftasında bir toplantı için İstanbul'daymış. Türkiye'yi iyi biliyor. Bodrum'dan çok etkilenmiş.
SANAYİ KENTİ Wetzlar, 1240 yıllık bir kent. Ortaçağ'da, doğrudan krala bağlı bir serbest bölgeymiş. Frankfurt yakınlarında. Buderus, Philips gibi ünlü markaların bulunduğu bir "sanayi kenti." Goethe 1772'de bu kentte, Anayasa Mahkemesi'nde stajyermiş. (O tarihte Anayasa Mahkemesi buradaymış.) Ve ilk romanını da burada yazmış.
ÖNYARGISIZ Wolfram Dette aynı zamanda "Belediyeler Birliği'nin ikinci başkanı." Hükümetin "uyum komisyonunun" üyesi. Komisyon "Almanya'da yaşayan yabancıların, özellikle de Türkler'in Avrupa'ya uyumu" üzerinde çalışıyor. "Türkiye'ye önyargılarla yaklaşmak yanlış" diye söze başladı: - Artık AB de değişmeli... Her toplumun kendi özel durumunu koruması lazım... Türkiye, Avrupa'nın uzantısı... Türkiye'siz bir Avrupa topal kalır.
ASIL ÖNLEM Wolfram Dette: - Avrupa'da şöyle bir korku var: Türkler AB'ye girerse, Avrupa'ya çalışmaya gelirler... Ve bize iş kalmaz. Sorduk: - Bu korku nasıl aşılır? Şu yanıtı verdi: - Belki ilk başlarda Türkler'in Avrupa'ya akın etmelerine bir sınırlama getirilebilir... Ama asıl önlem bu değil. - Asıl önlem nedir? - Türkiye'de işsizliğin önlenmesi... Bunun için de Avrupa'ya görev düşüyor.
DESTEK Başkan'a göre "Türkiye'ye tek pencereden bakmak yanlış." "Farklı pencerelerden" bakmak gerek. - Ne gibi? - İstanbul, Bursa, Kocaeli, Ankara, İzmir, Denizli, Gaziantep, Antalya gibi kentler AB standardına yakın yerler... Ama bir de göç veren iller var... Bu göçün durması için bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkı giderilmeli... Bu da Türkiye'nin tek başına yapabileceği birşey değil... Avrupa'nın desteği lazım.
YATIRIM Wolfram Dette: - Türkiye'nin kalkınmasına yardımcı olmalıyız... Avrupalı yatırımcılar Türkiye'de yatırım yapmalı... Türkiye'yi itmek, Türkiye'den korkmak yerine, Türkiye ile ticari ortaklıklar kuralım... Ben toplantılarda bunu savunuyorum.
DİN FAKTÖRÜ Sohbet sırasında "din faktörü" de gündeme geldi. Başkan, bu konuda şöyle dedi: - Türkler'in müslüman olması, Avrupalı aydınlar için bir sorun değil... İslamiyet'in terörle ilgisi yok... Bu konuda Avrupa toplumunun bilgilendirilmesi lazım.
ELEŞTİRİ Wolfram Dette "Türkler'in her etkinliğine katılıyorum" dedi. Aleviler'in birkaç toplantısına gitmiş. Yapılan konuşmaları çok olumlu bulmuş. Cami derneklerinin etkinlikleri için ise bir eleştirisi var: - İçlerine kapanıyorlar... Bunu yapmayın, Almanlar'la ilişki kurun, dedim... İtiraz etmediler... Ben böyle adımlar atınca, onlar da bize daha yakın oldular... Bunun yaygınlaşması lazım.
ÖZEL KOMİSYON Dr. Yaşar Bilgin'in dediği kadar varmış. "Genç, parlak, üretken" bir siyasetçiyle tanıştık. Belediye Meclisi'nden bir karar çıkartmış: - Türkler'in yoğun olduğu bölgeler için özel bir komisyon kurulacak... Bu bölgede yapılacak işler, Türkler'le konuşularak gerçekleştirilecek. Sonuç: - Bu karardan sonra belediyeyi yönetmek daha kolay oldu... Türkler'i itmek yerine kucaklamak lazım... Ben bunu yapıyorum.
BİZDEN BİRİ GİBİ Vedalaşırken sorduk: - Sizi arayan, soran, sizinle ilişki kuran Türk siyasetçiler var mı? Wolfram Dette "hayır" diye güldü: - Ama siz beni ziyaret ettiniz... Çok memnun oldum... Ben de Türkiye'ye sizi ziyarete geleceğim. Türk tezlerini böylesine savunan bu Alman siyasetçiyi tanımakta yarar var.
|