Paris'ten sevgilerle
Tiyatronun oyun programında bir haftalık boşluk vardı. Bayılırım sezon ortasındaki minik tatillere. Ver elini Paris... Önceden biletler alındı, arkadaşlar arandı. Her gece bir oyun izlenecek; gündüzleri sinema ve kitapçılar. Gel keyfim gel. Postacı izin günlerinde, mektupları dağıttığı mahalleleri gezermiş ya, aynen öyle işte... İstanbul'daki yaşayış biçiminden tek farkı var bu tatilin, geceleri ben sahnede değilim. Fransız meslektaşlar oynuyor, ben izliyorum. Onlar sahnede, ben salondayım. İzliyorum... Dışardan bakıyorum. Oyunlara, oyunculara... Dışardan bakıyorum bir büyük Avrupa kentindeki kültür ve sanat olaylarına.. Sinirlendiğimi, kanımın kuruduğunu, kıskandığımı itiraf etmek istemiyorum!! Her yolculuğa çıkışımda, uçaktaki yerime oturur oturmaz karar alırım. "Niye bizim de her dalda çok yetenekli, çok hünerli, çok deneyli sanatçılarımız varken ciddi bir kültür politikamız yok diye kendi kendimi yemeyeceğim. Bir ulusun bilincini, hafızasını oluşturan kültür ve sanat olaylarının önemini bütün dünyada, hem devlet hem özel sektör bütün güçleriyle desteklerken, biz niye hala bütün bunları anlatmak için uğraşıp duruyoruz demeyeceğim. Tadını çıkar oyunların, filmlerin, sergilerin..." Evet, uçağa binerken şartlarım kendimi böyle.. Ama olmuyor kardeşim. Yüzlerce uygarlığı bağrında buluşturmuş bir ülkeden kalk gel.. Kültür sanat konusunda ülkenin yavaş yavaş bir çöle döndüğünü unut. Buralarda tepenin tası atmasın. Neler mi attırıyor tepemin tasını? Şu kapısını aralayıp, bir parçası olmaya çalıştığımız Avrupa Topluluğu'nun başkentlerinden Paris'te her akşam 239 tiyatro perdesini açıyor. Bu tiyatroların, kültür merkezlerinin büyük bir kısmı devlet desteklerini almış, yıllık oyun turne programlarını yapabilmiş, sezonu açmışlar.
HAFTADA 250 FİLM GÖSTERİMDE İzleyicilerinde öyle bayram seyran yağmur çamur taktıkları yok. Tiyatrolar, sinemalar tıklım tıklım... 10 milyonun üstünde nüfusu olan İstanbul'daki sinemalarda 10 ya da 12 film oynar. Paris'teki her hafta 250 değişik filmden istediklerinizi seçip izleme şansınız var. Şu anda Paris'te 30 tane film ve tiyatro festivali var. Müzelerin sayısı 150'nin üzerinde.. 500'ü aşkın resim galerisinden hangisine gideceğini şaşırıyor insan.. Sabah bütün gazeteleri tarıyorum, hepsinde iki tam sayfa kültür sanat.. TV'lerde kitapları, oyunları, sergileri, açık oturumları, operayı, baleyi, konserleri duyuran, gündeme taşıyan, gündemde tutan programlar.. Konserler, çocuk tiyatroları.. Sizin de sinirinizi bozmayayım. Bu yazıyı Trabzon'da, Malatya'da, Sinop'da okuyanlar "İstanbul'dakiler seni kesmiyor da gidip oradaki tiyatroları, sinemaları, operaları, baleleri sayıp bizim tepemizin tasını mı attırmak istiyorsun lan sen!! Saydıklarının hiçbiri bizim yaşamımıza teğet bile geçmiyor" demesinler.. Ama ben ne yapayım kardeşim. Okullarda tiyatro derslerinin yanında sinema dersleri de başladı. Öğrencileri kendi filmlerini yapabilsinler diye kayıtla montaj olanakları sağlanıyor. Hadi gel sinirlenme.. Dönünce bu işleri uzun uzun tartışacağız. Paris'ten sevgilerle... Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim.
|