kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Aysegul Aldinc @ SABAH
 

Bildiklerimiz gördüklerimiz duyduklarımız

Bu isimde bir yarışma programı vardı 70'li yıllarda... Yakın geçmişin "Kim 500 Milyar İster"i gibi çok izlenir bi programdı. O zaman tek kanala mahkumuz; "Reyting'i hiç duymamış bu kulaklar. Duysa da bi ilaç markası, bi tarım aleti çeşidi filan sanma potansiyelimiz yüksek. Herbie Hancock'un bi parçası da sinyal müziği idi hiç unutmam. Halit Kıvanç sunar ve "Bildiklerimiz gördüklermiz duyduklarımız'' şeklinde söylerdi adını. Gençlere seferberlikten önceki bi zaman gibi geliyordur o yıllar. Doğru ya, çoğu portakalda vitamin bile değildi zira. Geliyoruz fasulyenin faydalarına: Bir yazıya başlık oturtmak öyle hiç de sandığınız gibi kolay bişi değildir pek sevgili Nikaragualı hemşehrilerim. Böyle bir merak, ne biliyim bir okuma arzusu felan ve fişman yaratmalıdır başlık. Bugünküsünde de sanki bi dedikodu kokusu var gibi di mi? Bizim kuytu "köşe'' haftalık olunca geçen haftanın şahadetine parmak basmanın ötesine gidemiyor. Ötesi "günlük'' yumurta, "hatıra defteri'' vesaire. Ben artık bildiğiniz üzre diziyle ilgili (a-a yoksa hala bilmiyor musunuz? Rezzalet! Titreyip kendinize gelin ve çarşambaları saat 21.40'ı boş bırakın, gözü "Ti aR Ti förssst program''a dikin. Cık cık cık!) Çekim için her hafta İstanbul ve "elma'' sıyla ünlü kent arasında mekiğin alasını dokumaktayım. Kendini seslendirmenin böyle bir zahmetli yanı var. Henüz, örneğin Amasya'da bir montaj ve dublaj stüdyosu kurmayı düşünmediklerine eminim. Bu git gellerin en tuhaf yanı "Yatak Hikayeleri''. Muzırlanmayın da okumaya devam edin: Kendi evimde, söylemesi ayıp "Ekiz'' yatağımın sağında yatarım ben. Harşena Otel'deki (Amasya'nın güzide oteli) sağımda duvar var misal. Yani her Allah'ın günü önce sağıma niyetlenip sonra duvara çarpmaktayım. Bu toslamanın nihayetinde fizik olarak da duygu olarak da "soldan kalkmak''tayım.

BOŞ DURAN YASTIK
En son İstanbul'da, evimde, gecenin körbir vakti uyanıp Amasya'daki otelde sol cenahımda, komodinin üzerinde durup duran saatime göz atayım hesabıynan elimi uzatıpyine aynı cenahda boş boş duran yastığa ühü ühhü!) temas etmemle "hebelek'' diye kalp çarpıntısıynan uyanmam bir oldu. Bir yastık insanın kalbini bu denli çarptırabir mi ey ümmeti müslimin!? Yatılan yere ya da açılan sandığa (!) göre sol ya da sağda duran boş yastık, en kabadayısından ancak bir Türk filminde uyuyan başrol artizinden önce yataktan kalkmış diğer başrol artizinin uyku sersemi devinimsel bir jesti olarak gönül indimizin "nostalcük film'' rafına yerleşmiştir oysa. (Ki bu salak trük günümüzdeki dizi ve filmlerde hala kullanılmaktadır.) Ahmet Altan açısından benzetmek gibi olmasın; kendisinin hikaye ve romanlarında kurduğu cümleler uzunluğundaki bu cümleden sonra beni okumaya ara verip bi çiş molası bi kaave arası filan verin isterseniz. Bu arada aranızda, beni yazı yazarken hayal eden sapıklar varsa bu hayalin içerisine boynuma bir boyunluk yerleştirsinler. Çekim sırasında rol icabı kullandığım arabayı bi dönüş yapmak içün geri vitese takmış halde fren yerine gaza basmak suretiylen duvara çakmış bulunuyorum. Markası Opel Tigra idi... Ya arabanın arkası? Normalde çarpmanın şiddeti ile arkasının (ki bunun düzdür bilirsiniz) sırtıma kadar girmesi gerekirken bunu yapmayıp ne kadar sağlam bi araba olduğunu bize göstermiş oldu. Opel'ciler yaptığım bu reklam karşılığında gönüllerinden ne koparsa artık eve yollayabilirler! "Şaka bi yana'' filan deyip finale bi bağlama çekiceemi düşünüyosanız yanıldınııız. Bugün itibarıylan "erdem''liyaşamayı bırakıyorum. Dost ve müşterilere duyururum. (Ay bunlar ciddiye alırmış!...)

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bir uçağa yakışma kuralları   / 06-11-2004
 Bildiklerimiz gördüklerimiz duyduklarımız   / 30-10-2004
 Davulcuları seviyorum   / 23-10-2004
 Karışık kuruşuk işler   / 16-10-2004
 Artık üşüme vaktidir   / 09-10-2004
 Sevgili okuyucu   / 02-10-2004
 Hayat bir kiraz tabağıdır   / 25-09-2004
 Ya ümitsizsiniz ya sizsiniz   / 18-09-2004
 Lüzumsuz ise söndür!   / 11-09-2004
 Hem nalına hem mıhına   / 04-09-2004
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
AYŞEGÜL ALDİNÇ
Temizlik zamanı
Başlığım 'Kryon' ciltlerinden birinin...
FİLİZ AKIN
Kontroller var ama şimdilik yendik
Ben kanser mi oldum?...
Oda müziği tadında bir polisiye
Oda müziği tadında bir polisiye
Hollanda'da yaşanmış bir kaçırma olayından yola çıkmış bir öykü.
Uzaktan gelen çok sıcak bir hikaye
Uzaktan gelen çok sıcak bir hikaye
Kendi hayatlarını yaşamış ve çocuklarıyla sağlam bir ilişki kuramamış...
Hamburgeri sağlıklı hale getirmenin yolunu bulun
Günün her saati tüketilen fast food ürünler, bazı ufak...
Diyabet artık kader değil
Doç. Dr. Cihan Top, "Şeker hastalığı görülme sıklığı katlanarak...
Yeni nesil yaşlılar artık gençler gibi yaşıyor
Kafelerde buluşuyor, dünya turuna çıkıyor, spor yapıyor, üniversiteye gidiyor...
İç mimari ve orkestra benzerliği
Yeni bir mekan yaratmak hayli heyacanlı ama bir o kadar da kapsamlı çalışma...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.