İzmirli Kaçanik ailesi Nazilere karşı savaşıyor
2. Dünya Savaşı sırasında Almanya'da esir düşen Recep Kaçanik'in 42 yıl sakladığı mektup uluslararası bir dava başlattı. Çocukları, geçtiğimiz yıl ölen Kaçanik'in Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden alacağı 300 bin markın peşine düştü.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere esir düşen Recep Kaçanik, 6 yıl Polonya'daki Starachowice esir kampında zulüm ve işkence altında tutuldu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, savaştan sonra kurulan Federal Almanya hükümetinin her yıl için 45 bin Mark tazminat ayırdığını 1962 yılında Recep Kaçanik'e gönderdiği mektupla bildirdi. Kacanik, Fransızca yazılmış mektubu aldığında çok korktu ve esir düştüğü kampa yeniden gönderileceğini düşündü.
Kaçanik'in ölümünden sonra eşyalarını inceleyen çocukları Şaban Kaçanik ve Hanife Tumlu, babalarının çektiği işkence nedeniyle 300 bin mark tazminat almaya hak kazandığını öğrendiklerinde şok oldular. Ancak tazminatın zaman aşımına uğradığını öğrenen kardeşler, Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç'a başvurup babalarının esaretinin bedelini istediler. Ailenin Avukatı Cihan Ertuğrul, faizleriyle birlikte 2 trilyon lira olarak hesapladıkları tazminatın zaman aşımı gibi hukuk dışı gerekçelerle ödenmemesi durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceklerini söylüyor.
ROMAN GİBİ MÜCADELE Recep Kaçanik, Yugoslovya'da (şimdiki Bosna- Hersek) 1913 yılında dünyaya geldi. Çiftçilik yapan Recep Kaçanik, 26 yaşındayken askere gitti. 2. Dünya Savaşı'nda Almanya ve İtalya her ülkeye saldırırken, Kaçanik, Yugoslav milisi olarak General Joseph Tito'nun yanında Nazilere karşı savaştı. 1939 yılında başından ve ayağından yaralanan Kaçanik, Alman askerleri tarafından esir alındı. Kaçanik, Naziler tarafından Polonya'da oluşturulan kamplarda yıl boyunca yaşam mücadelesi verdi. Başında, kulağının arkasında ve topuğunda bulunan kurşunlarla yaşadı. 1945 yılında ABD, İngiltere ve Fransa'nın oluşturduğu Müttefik Devletler'in savaştan galip çıkmasıyla özgürlüğüne kavuşabildi. Her esire sorulduğu gibi Recep Kaçanik'e de nereye, hangi ülkeye gitmek istediği soruldu.
Ve Kaçanik de "Türkiye, özgürlüğüme ve anavatanıma gideceğim" dedi. 1946 yılında Türkiye'ye dönen Kaçanik İzmir'e yerleşirken, Münire Dükkan ile evlendi. Türkiye'de hiçbir zaman normal yaşama dönemeyen Kaçanik, tek başına kaldığı evinde, günlük bulduğu işlerle geçinimini sağlamaya çalıştı. 1951 yılında Salhane'deki bir mezbahaya işçi olarak giren Reçep Kaçanik Münire Hanım'la sakin bir hayat sürdü. Esaretin üzerinde bıraktığı psikolojik rahatsızlıktan dolayı evi ve işyeri dışında hiçbir yere gitmeyen Recep Kaçanik'in, evliliğinden Şaban ve Hanife adında iki çocuğu oldu.
ÇOK NADİR ANLATIRDI Çok duygulandığı günlerde yakınlarına esaret dolu anlarını kısa anekdotlar halinde anlatıyor, sık sık "Almanlar keyifle yemeklerini yerken, biz de at pisliğinin içindeki arpaları teker teker çıkarıyor, karnımızı bu arpalarla doyuruyorduk" diyordu. Recep Kaçanik 2003 Aralık ayında, 90 yaşında hayatını kaybetti. Baba Kaçanik'in eşyalarını ihtiyaçları olanlara dağıtmak için evine giren oğlu Şaban Kaçanik (50) ve kızı Hanife Tumlu (47) bir takım evraklar buldu. İlk bakışta bu evraklara bir anlam veremeyen kardeşler, Fransızca yazılan bu evrakları bir bilene okuttuklarında ise kulaklarına inanamıdılar. Tek yapabildikleri avukatları Cihan Ertuğrul'a koşmak oldu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 1962 yılında Recep Kaçanik'e, "Recep Koraçi" adıyla bir mektup göndermişti. Fransızca mektuptan bir şey anlayamayan Recep Kaçanik, esir düştüğü günlerde çektiği eziyet ve zulümleri hatırlayarak korku içinde o mektubu kimseye okutamadı.
Sadece, kendisi gibi sonradan İzmir'e yerleşen, Kaçanik Köyü'nden hemşehrisi Ali Bey'e "Beni arıyorlar, mektup geldi. Yine götürecekler" diyebilmişti. "2 yıl içinde müracat edip tazminatını alabilirsiniz" diyen mektubu Recep Kaçanik, tam 42 yıl boyunca saklamıştı. Avukatları Cihan Ertuğrul aracılığıyla önce BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne başvuran kardeşler, babalarının 1939 ile 1945 yıllarında Almanlar'ın esir tuttuğu kişiler arasında olduğunu listelere bakarak öğrendiler. Nazilerin babalarına yaptıklarının bedelini ödemeleri için hukuk savaşı başlatan kardeşler, BM'ye başvurarak tazminatın ödenmesini istediler. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından verilen cevapta, tazminatın alınması için 2 yıllık süre olduğu belirtildi. O dönemki paranın sadece 2 yıl BM'lerde kaldığını ve şu anki durumu için Kızılhaç örgütüne başvurulmasının daha doğru olacağı söylendi. Avukat Ertuğrul, Kızılhaç'a da başvurarak, cevabı beklemeye başladı.
|