Felluce, ABD ve Avrupa
ABD ordusunun Felluce'de başlattığı saldırı, Bush'un yeniden seçilmesinin ardından dünyanın içinde olduğu kötü gidişatın trajik virajlarından biri oldu. Yaşanan bunca şeye rağmen, Haçlı Seferi sembolleri açısından zengin olan bu saldırıya girişmek, dünya düzeninin değerlerinin ve kurumlarının tümüyle defterden silinmesi anlamına gelebilecek bir kırılma noktası. Irak'ın tüm insanlığın geleceği için bir bataklığa dönüşmesine, diktatörün işbaşından gönderilmesinden sonra ABD'nin elinde Irak'a dönük sağlam bir model olmaması sebep oldu. Gerçi Rumsfeld'in açıklamalarından sonra bu görüşü de tashih etmek gerekecek belki de.. Çünkü Rumsfeld sanki Irak'ın istikrara kavuşmasını istemediklerini, hep istikrarsız bir ülke olmuş Irak'ın bundan kurtulamayacağını ifade etti. Bu ifadenin satır aralarında, diktatörlüğün yıkılmasından sonra Irak için "modelsizliğin" ve buna bağlı istikrarsızlığın özellikle istendiği şeklinde bir tutum gizli görünüyor. Her ne olursa olsun, ABD'nin Irak'ta verdiği fotoğraf ve bunun artık Felluce ile şiddetlenen hali, dünyanın bir düzen içinde kalmasını sağlayan değil düzensizliği tahrik eden etkiler doğuruyor, bütün merkez-kaç güçlere terör davetiyesi çıkarıyor. Felluce'de saldırı başlatan ABD askerlerinin yoğun bir şekilde dini semboller kullanmaları, giriştikleri işi dini argümanlar ile anlatmaları, durumu çok vahim bir noktaya doğru öteliyor. Din savaşlarını tetikleyecek şekilde kurgulanmış bir şiddet hoyratça boy gösteriyor. Bu saldırının kökten haksızlığı bir yana, bir süpergücün dini semboller eşliğinde bu derece "hoyratlaşması" ciddi bir "kırılma" noktasıdır. Bu kırılma dünya düzenine önderlik etme yetenekleri bakımından olduğu gibi, aynı zamanda kendi gücünün doğasına aykırı hareket etme bakımından da böyledir.
*** Buna karşılık Avrupa'nın durumu ise tam bir "trajedi." Değerleri ve kurumlarıyla, şiddet karşısında sadece "seyirci" pozisyonunda Avrupa. Irak savaşına karşı çıkarken Avrupa'nın dünyanın nasıl bir yer olması gerektiği konusunda iyi çalışılmış stratejisi olduğu düşünülmüştü. Değerleri ve stratejileriyle Avrupa'nın dünyayı ABD'nin götürmek istediği yerden başka bir yere yönlendirecek etkinlikler üretmesi bekleniyor. Fakat sadece söylemsel olarak olan bitene itiraz eden Avrupa, iş eylem üretmeye geldiği zaman konforundan asla taviz vermiyor. Yaşlı ve hantal bir söylemin ötesine geçemiyor.. Oysa Irak'ta ortaya çıkan tablonun vahameti, Avrupa için değerlerini küreselleştirecek fırsatlar barındırıyor. Değerlerin ve kurumların bir kenara itilmesiyle Irak'ta ortaya çıkan tablo, dünyayı ilkelliğe teslim etmekle eş anlamlı hale geliyor. Bunun karşısında Avrupa, yeni değerleri ve kurumları diriltecek ve dünya düzeninin omurgası haline getirecek bir stratejinin adresi olabilir. İşe Irak'ı eksen alarak başlaması ise arkasına devletleri, dinlerin ve medeniyetlerin vadilerini alacağı büyük bir destek üretebilir. Bu noktada Avrupa'nın Avrupa kıtasının ötesinde insanlığa karşı sorumluluklarını hatırlaması gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, Avrupa kıtasına sıkışmış Avrupa değerlerinin hayat ömrü ve sahası sınırlıdır. Avrupa kıtasının ötesinde sorumluluk üreten değerlerinin ve kurumlarının kendisini süpergüç yapması söz konusu olduğu gibi, dünyanın önüne doğru bir alternatif de koymuş olur.
|