|
|
|
|
|
En çok saçlarımı taramayı özledim
|
|
Kanser tedavisi biten Filiz Akın son kontrolleri için Amerika'ya gitti. Ünlü sanatçı yolculuk öncesi evinin kapılarını ilk kez açtı.
Eşim hastalığımı öğrendiği zaman kendisini bir karanlığa yuvarlanıyormuş gibi hissetmiş.... Yeni çıkan saçlarımla Özcan Deniz'e benzemiştim!
*** En çok saçlarımı taramayı özledim
Altı ay önce buluşmuştuk Houston'da. Saçları dökülmüştü, midesinden bir tüple besleniyordu. Filiz Akın o buluşmadan bir ay sonra sessiz sedasız Türkiye'ye dönmüştü. Bugün ise ilk defa evinin kapılarını açtı.
Herkesin hayatında öncesi, sonrası diye bir dönem vardır. Örneğin "o adamı tanımadan önce başka biriydim" diye başlarsınız bazen söze. Ya da "Bir seyahat ettim hayatım değişti" "Bir kitap okudum bakış açım tamamen farklı oldu" gibi... Bana gelince, Filiz Akın öncesi ve sonrası var hayatımda. Yaklaşık 17 saat uçmuştum yanına giderken. Nasıl yorgundum. Oflaya puflaya girdiğim klinikten hayatım değişerek çıktım. Bir insan bu kadar ağır bir hastalığın pençesindeyken nasıl olur da hayata bu derece gülen gözlerle bakabilirdi? Mayıs ayının sonunda bir araya gelmiştik.
Çok uzun bir uçuştan sonra Filiz Akın'ı Houston'da tedavi olduğu klinikte ziyaret etmiştim. O sürekli bana "Ben bu kanseri yeneceğim" diyor ben ise her sorudan sonra biraz daha umutsuzluğa kapılıyordum. Ne yalan söyleyeyim, kötü şeyler geliyordu aklıma. Saçları dökülmüştü, midesinden tüple besleniyordu. Tedavinin yan etkileri gerçekten de ağırdı. Kimin başına gelirse gelsin aynı duygusallıkla karşılayacağım bu durumda, üstelik karşımdaki güzelliği ve zarifliğine her zaman hayranlık duyduğum Filiz Akın'dı, Türkiye'nin en önemli sinema yıldızlarından bir tanesiydi. Bugün Filiz Akın'ın Bebek'teki evinin kapısının önündeyim. Tam 6 ay geçti onu görmeyeli. Ara sıra telefonda konuştuk, herkes gibi gelişmeleri ben de köşesinden okudum ama göremedim bir türlü. Göremedim çünkü temmuz ayında Türkiye'ye dönen ve tedavisine İstanbul'da devam eden Akın, kimseyi görmek istemedi. "Gelme" dedi telefonda bana. "Şimdi gelme, biraz daha zaman geçsin. Biraz kendime geleyim. Kimsenin bana bakıp üzülmesini istemiyorum."
Kapıyı korkarak çaldım. Hemen açıldı. Karşımda peruksuz bir Filiz Akın vardı. Yine çok güzel, yine çok alımlı, inanın. "Oldu mu?" dedim. "Artık sarılabilir miyim şöyle sıkıca size?" Gülümseyerek başını salladı. "Galiba bu iş bitti." Uzun uzun sohbet ettik. "Ben yazacağım bunları" dedim. "Yazmalıyım çünkü hala sizden haber almaya çalışanların faksları geliyor." Nasıl zor ikna ettim fotoğraf çekimi için. Yine de kırmadı beni. Bir şapka taktı, biraz makyaj yaptı ve gülümsedi objektifime. "Niye çıkarmıyorsunuz şapkayı, siz öyle de çok güzelsiniz" dedim. Bu sefer karşı çıktı "Bir tek o duruma alışamadım, saçlarım çıksın diye dört gözle bekliyorum. Şimdi öyle bir fotoğraf çektirirsem beni seven herkes çok üzülür. İnan bana gerçekten de yapamam."
* Kanseri yendiniz mi? Bitti mi yani bu iş? Bana göre yendim gibi geliyor ama doktorlar tarafından da onaylanmasını bekliyorum. Tedavim bitti. Önerdikleri her şeyi yerine getirdim. Kemoterapiler, radyoterapiler her şeyi atlattık çok şükür.
* Temmuz ayında sessiz sedasız Türkiye'ye geldiniz. Neden? Öncelikle İstanbul'u, evimi çok özledim. Oradaki doktorlarla konuştum. Tedaviyi Türkiye'de sürdürmemim bir sakıncası olmadığını söylediler. Açıkçası ben de güle oynaya, evime geldim. Tedaviye burada devam ettik.
* Buradaki doktorunuz kim? Doç. Dr. Serdar Turhan. Marmara Üniversitesi Onkoloji Bölüm Başkanı. Bana çok iyi geldi Serdar Bey. İyi geldi çünkü hastalığı yenmekte en önemli şeyin moral olduğuna inanan bir isim. Pozitif enerji verdi her şeyden önce bana. Bunun önemine çok inanan bir insan. Doktor size iyileşeceksiniz, iyileşmek zorundasınız dediği zaman zaten siz işin yüzde ellisini halletmiş oluyorsunuz, inanın bana. Doktor umutsuz bir şeyler söylediği zaman baştan gücünüzü kaybediyorsunuz. Ne mücadele gücü kalıyor ne de enerjisi. Hastalıkla savaşın başlangıcında her şeyin pozitif olması çok önemli.
* Kemoterapi seansları tamamlandıktan sonra doktorunuzun yorumu ne oldu? Bana "Biz üzerimize düşen her şeyi yaptık, gördüğüm kadarıyla, negatif hiçbir şey yok. Bence bu iş başarıldı" dedi.
DÜZENLİ KONTROLE GİDECEĞİM * Tümör kayboldu mu yani? Geçen ay çektirdiğimiz MR'da çok net görülemedi. O kadar çok yaralı bölge, ödemli bölüm var ki pek belli olmadı. MR çeken doktorun kanısına göre tümör yok olmuş. Hatta yarattığı lenf bezeleri de yok olmuş. Tabii bu da tamamen iyileşme demek değil aslında. Şimdi önce Amerika'ya gideceğim, son kontroller orada da yapılacak. Eğer sonuç orada da iyi çıkarsa bu iş tamam demektir. Tabii düzenli olarak kontrollere devam edeceğim, tekrar bir yerden çıkmasın diye...
* (Karşımda öyle pozitif bir kadın var ki kötü bir şey düşünmeye gelmiyor. Ama sormazsam olmaz. Ya sonuçlar kötü çıkarsa, ya tahliller beklediği gibi olmazsa? Yani var mı böyle bir ihtimal? Nasıl kıvranıyorum, ne desem? Hangi kelimeler uygun olur? Nasıl sorsam? Filiz Akın gerçekten de müthiş bir kadın, bocaladığımı görünce gülümsüyor...) Ben şimdi biliyorum neyi sormak istediğinizi. Ben çok moralliyim. Eğer kötü bir şey çıkacak olsa, çok büyük tetkikler isterlerdi benden. Amerika'da sadece kan tetkikleri yapılacak ve bir MR daha çekilecek. Hepsi bu. Bir de göğüs röntgeni var galiba. Onkoloğum ve radyo terapistim görecek beni. Bakalım ne bulacaklar?
* Temmuz ayında Türkiye'ye geldiniz. Hiç kimseyi görmek istemediniz, sokağa çıkmadınız. Oysa bütün sevenleriniz sizi görmek istiyordu. Neden saklandınız? İstemedim kimselere gözükmeyi. Beni görenler içimdeki pozitif enerjiyi anlamayabilir. Dışardan ise çok hasta gözüküyorum tabii. Böyle hasta bir şekilde kimsenin karşısına çıkmak istemedim. Arkadaşlarımla dostlarımla bile görüşmedim inanın. Şanslıyım çünkü evimden müthiş bir İstanbul manzarası gözüküyor. Beni İstanbul iyileştirdi. Bana moral verdi, iyi geldi.
* Sevenleriniz de size moral verebilirdi... Hastalıklı görüntümü her kadın gibi ben de paylaşmayı istemedim. Hastalığım üzerine de konuşmak istemedim. Bir kere beni hayata bağlayan bir de gazetem vardı, köşem vardı. Okuyuculara oradan ulaştığım için yeterli diye düşündüm. Müthiş bir şey oldu benim için o köşe.
|
|
|
|
|
|
|
|
|