İğneyi kendimize batırma zamanı
Gazetecilerin tuhaf bir huyu vardır. Asıl işleri eleştiri yapmak olduğu halde, kendileri eleştiriye hiç gelemez. Bir haber yanlış veya eksik de olsa, köşe yazarı yanlış bir ifade kullansa da, genel kural haberin veya dil hatasının bile arkasında durmaktır. Hatayı kabul etmek muhabire de, yazıişleri elemanına da ağır gelir. Oysa okur her hatayı, her eksiği hemen görür. İyi bir okur, görmekle kalmaz, gazetesini arar veya faksla, mektupla, elektronik posta ile ulaşır, görüş ve eleştirilerini gayet açık bir biçimde dile getirir. Gazetelerin hata ve eksiklerini kabul etmekteki genel isteksizliği giderici bir yolu Batılı gazeteler bulup geliştirmiş. Bugün dünyanın önde gelen bütün gazetelerinde "Okur Temsilcisi" veya Batı'daki adıyla "Ombudsman"lık kurumu var. Okur Temsilcisi'nin görevi, gazeteyi okur gözüyle okumak haberdeki eksik ve yanlışları, dil bozukluklarını, köşelerdeki tartışmalı konuları, okurdan da gelen görüş ve eleştiriler doğrultusunda gazetedeki köşesine aktarmak. Elbette bunu yaparken muhabirden haber müdürüne, editörden yayın yönetmenine kadar haberden sorumlu kişilerin görüşünü de, eleştiri yazısında yansıtmak. Merkez Grubu olarak yola çıktığımızda, farklı bir gazetecilik anlayışına sahip olduğumuzun ısrarla altını çizmiştik. Bugün o görüşümüzün arkasında çok sağlam bir biçimde durduğumuzun bir göstergesi olan "Okur Temsilciliği" köşesini hayata geçiriyoruz. Bu, SABAH için gerçekten çok kritik bir adım ve SABAH'ın doğru, tarafsız, eksiksiz habercilik anlayışına ne kadar önem verdiğinin açık bir göstergesi. Bugünden itibaren kendimizi, objektif, bağımsız bir denetçinin eleştirilerine açık hale getiriyoruz. Baştan da söyledim, biz gazeteciler eleştiriden, yanlış veya eksiğimizin yüzümüze vurulmasından hiç hoşlanmayız. Peki, niye böyle bir uygulamaya gidiyoruz? Çünkü, Türkiye artık yepyeni bir dünyaya doğru yol alıyor. 17 Aralık'tan itibaren Türkiye başka bir dalganın üstünde yükselecek. Bütün kurumların bu yeni döneme hazır olması gerekir. Biz, basının büyük bir eksikliğinin "özeleştiri" olduğunu görüyoruz. Bu nedenle de, bizi okur adına denetleyecek yeni bir kurumu devreye sokuyoruz. SABAH'ın okur temsilcisi, bu işi Türkiye'de başlatan, görüşlerinin arkasında sıkı sıkıya durduğu için eski çalıştığı gazeteden ayrılan bir isim, Yavuz Baydar. Bundan sonra, SABAH'ta sizin görüşlerinizin temsilcisi o olacak. (Kaderin cilvesi, Ombudsman'lığı Türk Basını'na tanıtan Umur Talu ile Yavuz Baydar, bu kez SABAH'ta bir arada olacak.) Açıkçası, Yavuz bu işi yaparken SABAH çalışanlarının en sevdiği ilk 10 arasına hiçbir zaman giremeyecek. Ancak, görüşleri, eleştirileri bizi zaman zaman rahatsız da etse, bu gazeteyi ve haberlerini özgürce eleştirecek. Elbette, onun da sınırı, hukuk açısından sakıncalı olmamak ve kuruma zarar vermemek olacak. Kısaca, kendimizi ciddi ve sıkı bir denetim dönemine açıyoruz. Böyle bir uygulamanın uzun vadede, gazetenin editoryal kalitesini yükselteceğine, haber değerlendirme normlarının daha da iyi olarak yerine oturmasına katkıda bulunacağına inanıyoruz. Sizlerin de katkısıyla, SABAH'ın önünde yepyeni bir dönem açıldığına inanıyoruz. Yavuz Baydar, her pazartesi "Okur Temsilcisi" köşesiyle SABAH'ın bir haftasını değerlendirecek. İğneyi kendimize batırıyoruz ki, başkalarına çuvaldız batırma hakkımız olsun.
|