|
|
Alyoşa... Bir aşk kelebeği!
Şu kesin ki "Son Osmanlı"nın köklü ailelerinden Şakirpaşalar'ın her bir ferdi "roman gibi bir hayat" sürmüştür... Üç beş satırla geçiştirilecek bir durum değil elbette ama kimi ipuçlarını verdiğimizde "roman"ın ilk sayfalarını okumuş olursunuz! Başta, oğlu Cevat Şakir'le, aynı kadına aşık olan Şakir Paşa'dan... Babasına öfke duyup "kan"a karışan Cevat Şakir'e, yani "sürgünler sürgünü" maviler tutkunu, Bodrum aşığı Halikarnas Balıkçısı'na... Ve Cevat Şakir'in kızkardeşi, küskünler kraliçesi, tabii ki aşkı için Arap çöllerine uzanan Fahrünisa Zeyd'den... Bir başka kızkardeş, ilk seramik sanatçımız, aslan yeleli pamuk prenses, yine büyük aşkların kahramanı Füreyya Koral'a... Bir de kızkardeşlerin en küçüğü ve en renklisi Aliye'ye... Aile'nin Alyoşa'sına....Örneğine az rastlanan görkemli bir aşkın kahramanına...
Önceki gün, belgesel ekibimizin "ayaklı kütüphane"si, koordinatörü, sinema delisi, "O İsimler, O Yüzler" kitabının yazarı Alican Sekmeç, söz arasında sordu; "Şakir Paşa'nın kızı, Halikarnas Balıkçısı'nın kızkardeşi Aliye Berger'in dillere destan aşkını biliyor musun?" Meraklanıp "anlat" dedim.. Aliye Berger, meğer, bizim Alican'ın anneannesi Marika'nın, Dame De Sion'dan sınıf arkadaşıymış... Alican, 1974'de ölene değin Aliye Berger'le defalarca karşılaşmış, Aliye Hanım'dan pek çok anıhikaye dinlemiş... İşte, bu "çocuk gözü"yle tanıklığından dolayıdır ki Can Yayınları'dan Emel Koç imzasıyla dün çıkan "Alyoşa" kitabına da epeyi katkıda bulunmuş.. Umarım abartmıyorumdur ama ben böyle bir aşk hikayesi dinlemedim bugüne kadar... Hani, Sezen'in "Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk"diye devam edip giden dizeleri var ya, işte tam da bunu çağrıştırıyor Aliye'nin aşkı... Biraz soluklanın isterseniz! Özetleyelim...
Osmanlı'nın son sultanlarından Abdülmecit'in daveti üzerine İstanbul'a gelmiştir Carl Berger... Piyano virtüözüdür, hocalık yapmaktadır, konserler vermektedir.. Şakir Paşa Ailesi'nin, kendi arasında -Dostoyevski'nin roman kahramanına benzettikleri içinAlyoşa adını verdiği, delifişek, asi ve güzeller güzeli kızı Aliye'yle de bir biçimde karşılaşır Berger.... Ve hani "ilk görüş, ilk al tın vuruş" derler ya, o andan itibaren büyük bir çekimle devam eder ilişkileri.. Ama durun! Aliye'nin ailesi şiddetle karşıdır, bu tutkulu sevdaya. "Bir yabancıdır o, hem de çok yaşlıdır kızımızdan! Biz ki Osmanlı'yız, ne deriz ele güne karşı?" Aldırmaz Aliye, köşklerden, "lüküs hayat"tan Beyoğlu Narmanlı Han'daki izbe, minik bir eve taşınır; Carl'la birlikte yaşamaya başlar... Hem de tam 26 yıl boyunca, aileden uzakta, sevdiğinin yanında, ailece "yasaklanmış bir aşk"ın ferdi olarak... Ama öyle bir 26 yıldır ki bu, yoğun bağlılığın yanısıra, çatışmalar, gerginlikler, yokluklar ve kıskançlıklar da hiç eksik olmaz! Mesela, Aliye, bir kıskançlık krizi sonrasında, Carl'la ilişkisi olduğuna inandığı genç bir kadını yaralar, kurşunlar, kadının tam kalp kıyısından geçmiştir, Carl'dan bir başka "ayrılık" sonrası, kendini Boğaz'a bırakır intihara girişir Aliye.. Yine birlikte olunur, yine ayrılık durumu ve bir kez daha intihar girişimi... Ve 26 yılın sonunda -nasıl oluyorsaevlenmeye karar verir, Carl ve Aliye... Soyadını taşıdığı yaşam arkadaşıyla çeyrek asır sonra evlenmiştir Aliye, ancak beşinci ayın bitiminde kocasını kaybeder... Carl'ın öldüğü gece, Şakir Paşa Ailesi'nin tüm fertleri kızlarının yanına gelmiştir ancak Aliye, krizdedir, o da ölmek ister, bir kuyuya atar kendini.. Zorlukla kurtarılır.. Ve sonra. Bütün bu "iç sıkıntı"lı hayat, resim, gravür yoğunluğuyla unutulmaya çalışılır... Aliye, bu "ikinci hayat"ında büyük ödüller alır gravür ve resimlerle... 74'ün sonbaharında da onlarca eserinin arasında son nefesini verir... Cenazesinde, "Bu dünyadan, Şakir Paşa Ailesi'nden bir "Aliye" geçti Alyoşa olarak göçüp gittti" diye fsıldanır kulaklara... Son söz; Şimdi sorarım bir kez daha size.. Abartıyor muyum? Dizi ya da sinema için hikaye mi arıyorsunuz! İşte, Alyoşa, ya da Aliye, hem de gerçek!
|