| |
Özgür ruhlar diyarı ve yalan yalan koca yalan!..
"Keşke bir tırtıl olsaydım. Birkaç günde değişir, kelebeğe dönüşür, kanatlanır uçardım..." Alkol ve madde bağımlıları merkezi AMATEM'de rastladığım bir genç kızın söyledikleriydi bunlar. Henüz 15 yaşında ve zaten bir kelebek kadar güzel. Ailece Üsküdarlılarmış. Annesi benim okul ve mahalle arkadaşımmış. Ablası ise ünlü bir manken. Hiçbirinin ismini yazmayacağım. Çünkü kim oldukları değil, ne düşündükleri, ne acılar ya şadıkları önemli. Kelebek, (ben adını öyle taktım) henüz lise öğrencisi. 13 yaşından beri uyuşturucu kullanıyormuş. Son 8 aydır da eroine bulaşmış. 'Esrara, hapa takılırdım!..' "Ben bir canki'yim, ben bir rakır'ım" diyor. "Herkes eroinman olabilir, ama herkes canki olamaz. Bu derin bir felsefedir, bir yaşam biçimidir ve ben bunu tercih ettim" diye ekliyor. Ve eroin macerasını bakın nasıl anlatıyor: "Sevgilim vardı... Benden iki yaş büyük, çok tatlı, çok sevecen bir çocuktu. O sıralar heyecen olsun diye bazı bazı esrara, hapa takılırdım ben. Rak barlara gider, saatlerce müzik dinler, coşardık. Onun eroin de kullandığını öğrendim sonra. Bıraksın diye çok dil döktüm. Sonra belki korkuturum diye: 'Ya bırakacaksın, ya ben de kullanırım ona göre' dedim. Sevgilim sokakta ölü bulundu Bana kıyamayacağı belliydi. Bu taktik işe yaradı. Ama kısa bir süre için. Sonra yeniden başladı. Bir gün ben de kullandım ve öylece başladım eroine. Sonra bir felaket oldu. Sevgilim sokak ortasında ölü bulundu. 'Aşırı dozdan kalbi durmuş!' dediler. Yıkıldım. Ailemle aram çok kötü değildi. Ama yine de her şeyi paylaşmak mümkün olmuyordu elbette. Sıkıntıdan ve bunalımdan kurtulmak için iyice arttırdım eroin dozunu. 'Altın vuruş yaptım!..' Ve bir gün. Her şeyden usandığım bir gün. Taksim'de bir arkadaş evinin helasında, altın vuruş dediğimiz aşırı dozu vurdum kendime. Yere yıkılmışım. Gürültüye koşup gelmişler. Can çekişirken bulmuşlar beni. Hastaneye kaldırıp, zor bela kurtulmamı sağlamışlar. Ondan sonra buraya getirdi annem. Tabii kendim de istedim gelmeyi. Esas olan bu zaten. Kendin istemezsen tedavi imkânsızdır. Çıkınca asla kullanmayacağım bir daha. Hatta geçen gün izinli çıktığımda torbacılarla karşılaştım. Beni görünce ayaklandılar. Yanıma geldiler. Suratlarına tükürdüm. 'İstemiyoruuum!' diye bağırdım. Çil yavruları gibi kaçıp dağıldılar..." Yalan yalan yalan!.. Kelebek'in anlattıklarında yeni bir şey yok. Hepimizin bildiği, duyduğu klasik hikâyelerden. Ama bir acı tarafı var yine de. Çünkü Kelebek yalan söylüyor. Tüm made bağımlılarının ortak özelliği Kelebek'te de mevcut ne yazık ki: Yalancılık... Doktorlarıyla görüştüm; "Sürekli yalan söylerler, muhteşem rol keserler, inanmamak elde değildir" diyor hepsi de. Müthiş bir hayal dünyaları vardır. Ve bu hayalleri gerçek gibi anlatmakta üstlerine yoktur. Bazen denemek için bir iki gün izin veririz. Dönüşte kanlarını tahlil ederiz. "Madde kıullanmış mı?" diye bakarız. Maalesef bu genç kızın dönüşü alınan kanında maddeye rastladık. Ve bir kezliğine affettik onu... Minik poşetin içindeki yaşam Son polis muhabirliği günlerimden, Narkotik polisleriyle yaptığım sohbetler geldi aklıma. Narkotik şubenin deneyimli şeflerinden biri demişti ki: "Ne yazık ki bunların dini, imanı, namusu, iffeti, anası, babası, çocuğu, aklı, fikri minicik bir poşetin içindedir. Milyarları bir yana koyun eroin torbasını öbür yana... Paraya dönüp bakmazlar bile." Bir başka narkotik yetkilisi ise şöyle demişti: "Bir aileye bir eroinman girerse 6 ay içinde o aile bitip tükenir. Bir kangren illeti gibi yayılır eroin illeti. Bunun ille de kullanıcısı olmak gerekmez. Bir yakınınız eroinmansa ve siz onu çok sevip, bu illetten kurtarmayı düşünüyorsanız, dünyanın en zor işine girdiniz demektir..." Karısı aldatmasın diye!.. Bazen de evli genç çiftlerin acısına tanık oluyormuş narkotikçiler. Bu durumlarla ilgili de birşeyler anlatmışlardı. Demişlerdi ki: "Erkek eroinman diyelim. Bir süre sonra genç yaşına rağmen erkekliği yok olur. Erkekte olmaz. Kadın da genç; birtakım ihtiyaçları var. Dışarıya gitmesin, başkasıyla yatıp kalkmasın diye gizli gizli alıştırır karısını. O da cinsel gücünü yitirsin, dışarıyla ilişki kurmasın diye uğraşır."
Bütün bu duyup, hatırladıklarıma rağmen O "kelebek" kadar güzel benim için. 15 yaşında bir "yitik" olmasına gönlüm rağzı değil. Bilim "iflah olaları zordur" dese de. Uzman polisler: "Peynir ekmek der gibi yalan söylerler bunların alayı" dese de ben Kelebek'in sözlerine inanmak istiyorum: "Düzeleceğim Savaş Abi... Bir gün karşına yazdığı şiirleri kitap olarak bastırmış, acemilik çektiği gitarda ustalaşmış, okulunu başarıyla bitirmiş, sağlıklı, mutlu bir kız olarak çıkacağım göreceksin" diyen sözlerine inanmak istiyorum yine de. Kelebek renkli kanatlarını çırpa çırpa yükselsin, en güzel çüçeklere konsun istiyorum. Tırtılım kelebek olsun istiyorum. Hem de çoook... Çok istiyorum...
|