Davulcuları seviyorum
İstanbul'dan bildiriyorum. Uykum kaçtı... Yok bildire bildire bunu mu bildiricektinden daha öte bi durum var. Birazdan... (Zbamk!) Şimdi -n.ş.a- yani ki -normal şartlar altında- bi insan ne halt eder uykusu kaçınca? Önce tuvalete gider çişi var mı yok mu bi kontrol eder. Sonra buzdolabını put ilan edip önünde bi tapınma seansı tertip eyler. O da olmadı televizyonu açar seyrine bakar. O saatlerde (vakıııt gece yarısını çoktaaan geçmiştir) Übeyid Bozbey (sigara düşmanı bey) Semraanım (Ata'nın annesi) Trafik porogram's ve buna benzerler vardır baktığınız yerde. Tüm bunlar TV seyretmemek içün gerek ve yeterdir de zaten. Bi parça okuma, bi gıdım yazma kesmez. Tam da bu esnada uzaktan davulun sesi hoooş hoş gelmektedir. Veee gittikçe yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır tepelenme seviyesinde köşeyi döneer. (Bu reel anlamda köşe dönmek anlamında düşünülmelidir.) Ayşegül bu duruma şükretmektedir öte yandan. Zira 'Ayşegül Ayşegül olalı böyle mezalim görmemiştir' konulu anektodumuz handiyse sizlere nakledilmek üzeredir. Bu nakil hadisesine görülen lüzum üzerine ufak bir hatırlatma eşlik etmelidir. Ayşegül, olayın geçtiği şehrin mensuplarını tenzih ederek söyleyeceğini söylemelidir. Vaktiyle dediğinin kara kara adamların nifaklarıyla yannış yunnuş yerlere çekilmesinden hiiiç hoşlanmamıştır zira.. Yer Amasya... Kalınan otel Harşena... Açılan sandık sayısı....! Tamam ciddi anlatıcam söz: Evet mıntıka bildirdik; devam ediyoruz. Ayşegül otel yönetiminin kıyağı sonucu tren yoluna bakan odalarda değil de öbür Harşena'ya bakan odalardan birinde konaklamaktadır. Bu odacık bir süredir Ayşegül'ün mekanı olmuştur. Oda küçüktür buna mukabil Ayşegül otelden memnundur. Sahibisi Ali Bey, resepsiyon görevlisi Asiye Hanım, gececi Cemil Bey, acar ve akıllı servis görevlisi Selçuk ve saz arkadaşları, usta aşçıbaşımız falan biz böyle aile olmuuş mutlu mesut sükunet içersinde yaşarızdır. İlla ki o top ama.. İftarın yanı sıra Sahurda da tam üç pare (-anın üstünde şapka var) atılan top... ( Bu arada iftarın bando eşliğinde alındığını da ek bilgi olarak vermeliyim.) İşte o topla uykumuzdan pörtlüyor ve topla dağılan şuurumuzu toplamakta zorluk çekiyoruz yalan olmasın. Top atılma kulesinin konumuna da açıklık getitmekte faide görmekteyim. 'Nerede bilin bakalım?' baraj sorumuzun cevabını bilmeyeceğinizi düşündüğümden hemen aydınlatıvereyim: Dağın yamacındaki otelimizin tam da tepe nahiyesinde. 7.2'yi yaşayanlar bilirler. Abartıyorsam n'oliyim aynen öyleydi ilk duyulduğunda. Bir 7.2'de titredi bu naçiz bacaklar bir de burada bu vesileyle. Ama 'zamanla nelere alışılmıyor ki ilahi kızılcık' diyorum kendi kendime 'dert ettiğin seye bak' uyuma o saate kadar (ki öyle yapıyorum çaresiz. Fekat sözkonusu beldeye tatile gitmediğimden ertesi gün uyuma gibi bir lüksüm(üz) olamıyor haliyle. O zaman da göz ve yüz pörtlüyor pek tabii. Siz de 'Son Yaprak'da pörtlemiş bir Ayşegül izliyorsunuz zaman zaman. Hadise bu. 'Amaan ne çirkiin' filan diyesiniz gelirse bilenlerin bu anektodu bilmeyenlere anlatmasını talep ve rica ediyorum. Hadi kalın sağlıcakla ben gene gidiyorum. Gene gelirim. Giderim. Gelir gelir giderim. Anlatıcak hikayemiz vardır etmeyin merak. Ramazan'ın size sizin de Ramazan'a hoş gelişleriniz olur inşallah.
|