| |
Peki şahit neredeydi sayın hakim bey?..
Geçtiğimiz cumartesi gecesi A Takımı'nı izlediniz mi bilmem? Canlı yayına Balkan kardeşlerin anne babası ve avukatları katıldı. Telefonla katılıp görüş bildirenlerden biri davanın hükümlülerinden Seracettin Yıldız'ın, diğeri ise ölen kızlardan Ebru'nun erkek arkadaşı olan Fikret Aydın'ın avukatlarıydı. İlginç şeyler söylediler, sarsıcı detaylardan bahsettiler. Örneğin; Fikret Aydın'ı savunan avukat Kamil Barkır, müvekkilinin evli ve 5 çocuk babası olduğunu, yalan yanlış suçlamalarla oldukça zor duruma düştüğünü söyledi. Bugüne kadar kimse kendilerine söz hakkı vermemiş ve doğruları yazmamıştı avukat beye göre. Ben de hem kendisini hem de Fikret Aydın'ı canlı yayına tüm bildiklerini anlatıp, görüşlerini sunmaya çağırdım. Elbette yasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla yaptım bu çağrıyı.
Sarsıcı ifadeler Sacettin Yıldız'ın avukatı Hasan Bilgeç'in söyledikleri ise bir başka sarsıntı yarattı. O da, "Müvekkilimin ifadesi işkence altında alındı. Buna ilişkin raporumuz var ama kaale alan yok" diyor; tanıklardan Sündüz Sütçü'nün ortadan yok oluşunu manidar buluyordu. Şimdi derin bir nefes alıp, sakin kafayla düşünüp yazalım. Balkan kardeşler cinayetinde uzun süre mahkeme başkanı olan ancak karara bağlanmadan yaş haddinden emekli olan hâkim Nusret İnce ile yaptığım görüşmeden bir bölümü sunuyorum önce. Lütfen her satırını dikkatle, özenle okuyun, değerlendirin.
Şahitler doğru söylerse!.. Nusret İnce diyor ki; "Savaş Bey 40 senelik tecrübem ve uygulamam olarak, Türkiye'de gerçek sanıkların mahkemeye açılan davaların pek çoğunda bulunması mümkün değil. Neden mümkün değil? Hukukçu olmaya gerek yok. Bizde ceza davaları genel olarak şahit esasına dayalı. Yani şahitler veya olayla bilgisi olanlar doğruyu söyleyecek. Doğru söylediğini kabul edebiliyor muyuz? O kadar çok şey yaşadım kı ben. Beş vakit namaz kılan sakallı adam yemin ede ede, yaş tashihi olan davada doğum tarihini söyleyebiliyordu, davası olan çocuğun. Elindeki belgelerle tespit ettik ki tamamen aksi. Yani öyle bir toplumdayız, delillerin dosyalara doğru olarak girdiğini kabul etmemiz her zaman mümkün değil.
"Enteresan dava" Bizde hakim ne yapsın? Elindeki dosya dışına çıkamıyor ki. Dosya dışında birtakım bilgileri olsa bile dosya dışında karar veremez. Bu davayı karara bağlamak için elimizden gelen çabayı gösterdik. Bu dava çok enteresan bir dava zaten. 40 senelik meslek hayatımda kolay kolay duyamayacağım türde bir dava.
İki grup sanık Bir davada bir veya birden fazla sanık olur. En sık gördüğümüz o. Ya suç işlemiştir ya işlememiştir. Bu öyle değil. Burada iki grup sanık var. Ya bir grup ya öbür grup. Esas mağdur tabii ki öldürülen kızların anne babası. Ve ben anneyi mazur görüyorum annelik duygusuyla ne yapılması gerekiyorsa doğru-yanlış düşünmeden yapıyor. Hâkim dosyadaki delillere göre karar vermek zorunda. Ama hakikat o mu değil mi? Onu bilmek mümkün değil." Hâkim beyin söylediklerini haber sayfalarımızdaki Balkan kardeşler olayıyla yan yana getirin, koyun. Ortaya garip ve tatmin edici olmayan bir tablo çıkıyor. Bu arada A Takımı canlı yayınına bağlanan Sacettin Yıldız'ın avukatı Hasan Bilgeç ise adeta kendini paralayıp sitem ediyor. "Madem ki tanık ifadesiyle dava şekilleniyor, tanığı bulmadan nasıl olur da beraat eder Fikret Aydın ve arkadaşları? Bunu hakime sordum; 'Tanığı aradık bulamadık bir türlü' dedi. Siz devletsiniz, bulmalısınız. Bulamıyorsanız ortaya çıkana kadar beraat vermemeniz gerekir diye itiraz ettim ve azar işttim hâkimden" diyor.
Çelişkili ifadeler Bu işin mahkemeyle ilgili kısmı. Sanırım bu konuda tekrar ince bir çalışma yapacak adalet mensupları. Ama işin polisiye yönünde de tutarsızlıklar var sanki. Olay günü bu cinayete el koyan polis birimlerinin başında kimler, hangi amirler, hangi müdürler vardı? Bu görevliler hâlâ birbiriyle çelişen ifadeler, olay yeri tutanakları, tatbikat notları konusunda bir değerlendirme yaptılar mı? Delillerin tam olarak değerlendirilmemesiyle ilgili hakkında pek çok şikâyet olan polis şefleri daha sonra nerelere tayin edildi. Şimdi hangi rütbede ya da konumda bulunuyorlar? Kamuoyunun bunları bilmesinde büyük yarar var.
Sınıfta kalır!.. "Gasp ve hırsızlık için girdik" diyen adamların, kızların kollarında bıraktıkları bilezikler, parmaklarındaki yüzükleri almadan çıkmaları. "Temizlenmiş halıyı rulo yapıp getirdik. Kapıdan girer girmez kızları enterne edip boğduk, kestik" şeklinde ifade verdikleri ortadayken evde rulo halinde halı bulunmadığını, temizlendiği söylenen halının masa altına serili olduğunu göremeyen polisleri değil uzman saymak, polis okulu birinci sınıfından ikiye geçirmek bile mümkün değil sanırım.
Kimler kimler?.. "Cam kırıldıktan 5-6 dakika sonra evden 3 kişi çıktı" diyen tanık kuaför Pınar Şen bu üç kişinin kimliğini tespit edince ortaya ne çıkmış. O tanığı gün torbaya girmiş gibi gece yarıları evinden alıp, polis ifadesine götürmek nedenmiş sorusunu soracağız. Sıkılmadan, üşenmeden bakacağız bakalım. Soruşturup, soruşturup adaletin tecelli etmesi için biz de üstümüze düşeni yapacağız. Ve sonunda... Sonunda; dur bakalım ne olacak. Bu işin altından kimler kimler çıkacak?..
|