|
|
|
|
Türkiye karnesini genç Camiel hazırlıyor
Avrupa Parlamentosu'nun 31 yaşındaki Türkiye Raportörü Camiel Eurlings, bir kaç hafta içinde yayınlayacağı kritik rapor öncesinde SABAH'a konuştu.
Avrupa sağının genç yıldızlarından Avrupa Parlamentosu'nun (AP) 31 yaşındaki Türkiye Raportörü Camiel Eurlings, bir kaç hafta sonra yayınlayacağı kritik Türkiye Raporu öncesinde Türkiye'ye geldi. Ankara'da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve CHP lideri Deniz Baykal'la görüşen, dün Diyarbakır'a giderek Güneydoğu'ya ilişkin incelemelerde bulunan Eurlings, gezisini İstanbul'da sivil toplum örgütleri, azınlık temsilcileri ve Fener Rum Patriği'yle görüşerek noktalayacak. SABAH'ın sorularını yanıtlayan Eurlingis, Hükümet ve muhalefete, "İlerleme Raporu'ndaki endişelerinizi bir kenara bırakın. Olumlu yönlere odaklanarak yolunuza devam edin. Hassas olduğunuz noktaları değiştirmek sizin elinizde" mesajı verdi. Eurlings SABAH'a şu açıklamalarda bulundu:
* GENÇLERİN SESİ DUYULMALI: Türk gençleri hem içerde, hem de AB'de seslerini yükseltmeli. Türkiye'yi daha özgür ve demokratik kılmalı. Ayrıca, AB'nin Türkiye'ye yönelttiği eleştirilerin 'daha iyi bir gelecek' için olduğunu bilmeli. Bu eleştirilerin arkasında Türkiye karşıtlığı değil aksine Türkiye yanlılığı yatıyor.
* İŞKENCEYE ELEŞTİRİ VAR: İlk raporumu birkaç hafta içinde açıklayacağım. Türkiye son iki yılda müthiş reformlar gerçekleştirdi, ama bunların hayata geçmesi gerek. Raporumda, başta işkence olmak üzere, dini özgürlükler, kültürel hak ve özgürlükler, askerin etkinliği konularında eleştirilerim olacak.
* AYDA 100 İŞKENCE ÇOK: Türkiye'de sistematik işkence olmayabilir. Bu alanda alınan mesafe çok önemli. Buna karşın münferit de olsa son 6 ayda 600 işkence vakası olmuş. Bu rakam çok yüksek. Sistematik olmasa da Türkiye'de ayda 100 işkence vakasını Avrupa'da sokaktaki adama anlatamazsınız. Hollanda'da tek bir işkence vakası olsa bile yer yerinden oynar. Türkiye bu rakamı değiştirmeden üye olamaz.
* UYGULAMA SÖZÜ ALDIM: Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşmemde iki temel mesaj verdim. Bunlardan ilki, müzakerelerin başlamasının ardından siyasi konuların ekonomik konuların gölgesinde kalmaması gerektiği oldu. Örneğin, içme suyunun kalitesiyle uğraşırken temel özgürlükler, işkence gibi konuları unutursanız çok kötü olur. İkinci mesajım ise Türk hükümetinin, Komisyon'un tavsiyesine olumlu bakması. Eğer, Türkiye'den protesto sesleri gelirse AB'nin de kafası karışır. Türkiye'nin müzakerelerin başlamasından tatmin olmadığı düşünülür. Sayın Gül, görüşlerime tamamen katıldı ve müzakerelerin birinci yılında uygulamaya odaklanacaklarını söyledi.
* DİNİ ÖZGÜRLÜKLER: Türkler, Brüksel'de nasıl kolay cami inşa edebiliyorsa aynı rahatlıkla Türkiye'de de kilise inşa edildiğinde tam üyelik için ikna olurum.
EVREN MESCİ ANKARA
|
|
|
|
|
|
|
|
|