|
|
Önce çay sonra kapsül ve drajeler
Türkiye'de bitkisel hammadde ve çay üretimiyle, tüketiminin kontrollü bir şekilde gerçekleşmediğini belirten Prof. Dr. Sütlüpınar, eczacıların devreye nasıl gireceğini, bundan sonraki gelişmelere dair çalışmaları ise şöyle anlatıyor: "Eczacılık sektöründe, AB'ye uyum çalışmaları tamamlandı. AB, bunu kendi yasasına, 'Geleneksel Tıbbi İlaçlar' başlığı altında ekledi. Bu yasaya göre; en az 15 yıl güvenle kullanıldığı ispatlanmış bitkisel ilaçlardan çok ayrıntılı analizler istenmiyor. Eğer yeni bir bitkiyi kullanıma sunuyorsa, o zaman ayrıntılı bir şekilde inceleniyor.
Biz bitkisel ilaçların Sağlık Bakanlığı'nın denetiminde, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü'nün sorumluluk alanına girmesini istiyoruz. Tarım Bakanlığı'nın değil. Ama her bitki, eczanede satılıyorsa, zararsızdır diye bir kavram yerleşmemeli. Çünkü bitkiler her derde deva değildir. Biz bu proje üzerinde, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği çatısı altında, 1 yıldan beri çalışıyoruz. Türkiye'de ilk kez, bitkiler sağlıklı bir şekilde öğretim üyelerinin denetiminde toplanıyor. Yani salyangozsuz, böceksiz, katkısız bitkiler bunlar. Ürünler, mikrobiyolojik kontrollerden geçiyor.
'BİR YIL İÇİNDE HAZIR' Önümüzdeki 1 yıl içinde bu hizmeti, yaygın bir şekilde halka sunacağız. Aktarların pabucu dama atılacak. Biz kimsenin ekmeğiyle oynamak istemiyoruz. Ama onlar da insan sağlığı ile oynamasınlar. Piyasada papatya çayı diye satılan birçok poşet çayın içinde gerçek papatya yok. Üretim modelimizi, tıbbi çayların ardından, tedaviye dönük, ilaca dönük ekstreler üzerine kuracağız. Aromaterapi yağları, drajeler, kapsüller. Bu iş, yurt dışında sanayiye dönüşmüş durumda. Türkiye'de Abdi İbrahim ve İlsan İltaş'ın ürün yelpazesinde bitkisel ilaçlar mevcut. Bayer İlaç'ın da yakında bir bitkisel etken maddeli ilaç çıkartacağını duyduk".
|