|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tel: 0212 3544813 | Fax: 0212 3544891 |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| |
Yazık oldu
Kazanabileceğimiz bir maçtan beraberlikle ayrıldık. Takımı nasıl buldunuz? Öncelikle İbrahim'i oynatmadığı için eleştirdiğim Ersun Yanal'a bir özür borçluyum. Bu kadar aleni, bu kadar aptalca ve bu kadar gereksiz penaltı yapabilecek birini oynatmamakta meğerse haklıymış. İki, dün fevkalade bir maç yönetti. Eğer 80.dakikada oyundan aldığı Gökdeniz'in yerine Hasan Şaş'ı da sokmaya cesaret etseydi alnından öperdim. Gürcistan ve Yunanistan'dan sonra 2 puan da Danimarka'ya hediye ettik. 60 dakika 10 kişi ve bu kadar kötü oynayan Danimarka'yı bir daha bulmamız zor. Ne var ki bu defa kaybedilen 2 puanda Ersun Yanal'ın rolü yok. O yapılabilecek en iyi şeyleri yaptı. Sahaya çıkardığı takım iyiydi. Ben sadece Okan'a itiraz edebilirdim. Ama orta sahada yıllarca beraber oynamış Emre- Okan'a güvenmesine de bir ölçüde saygı duymak gerek. Sahaya çıkardığı takım tamamen kazanmaya yönelik bir 11'di. Oynadığı futbol da sahaya çıkan takımın ruhunu yansıtıyordu. Maçı arka arkaya pozisyona girerek ve Danimarka'ya nefes aldırmayarak oynarken ilgisiz bir Danimarka hücumunda İbrahim Üzülmez kendi kalemize golü attı. Ben buna böyle diyorum. Buna rağmen baskılı ve etkili futbolumuz devam etti. Bu arada Danimarka'yı 10 kişi bırakan pozisyon geldi. Burada bana sorarsanız Okan, hakemi ve rakibini tuzağa düşürdü. Önce dirseği attı. Rakibi mukabele eder etmez de kendini yere bıraktı. Böyle davranışlar benim midemi bulandırıyor. Okan'ın dirseğini kaçıran hakem, Gronkjaer'inkini yakalar yakalamaz kartını çıkardı. Şimdi Danimarka'yı böyle bulamayız derken bu noktada böyle bir hakemi de bir daha bulamayız diye eklememiz gerekir. Gronkjaer'ın yaptığının hatta daha sertini hakemin önünde Emre yaptı, görmezden geldi. Başkasının rahatlıkla es geçebileceği lehimize penaltıyı anında verdi. Daha ne yapsın? Değişiklikler yerinde miydi? İkinci yarıda Ersun Hoca, hücum gücünü rakibin de 10 kişi kalmasını dikkate alarak arttırdıkça arttırdı. Önce kendi kalesine golü atan İbrahim'in yerine ikinci yarıya Tuncay'la başladı. Harikaydı. Ardından Servet'i çıkarıp Necati'yi alışı muhteşem. Burada Hüseyin'in ya da Tolga'nın dışarı alınmasını düşünenler olabilir. Doğru karar sarı kartı olanın tercih edilmesiydi. Ersun Hoca doğruyu yaptı. Durmadan pozisyonlara giriyorduk. Bu kaleci eğer Danimarka'nın ikinci kalecisiyse birincisini merak ediyorum. Adam neler kurtardı? Şansı da vardı. Bana kalırsa Gökdeniz'in topunu kurtarmadı. Top, direğe çarpar gibi onun bacağına çarptı. Sıradan bir kaleciyle fark atabilirdik. Bu maçta da penaltı kaçırdık. Nihat'ın penaltıyı kaçırması, "Bu Milli Takım'ın penaltıcısı yok. Kazakistan maçında kaçarsa mesele de yok. Danimarka maçında kaçarsa ne olur" eleştirimi acı acı hatırlamama yol açtı. Nihat, kaleye bomba gibi vursa kaleciyi de içeri sokar. Plase yapmak için kenara atmaya niyetlendi ve tıpkı Fatih Tekke gibi o da olmayacak bir şey yaptı. Bu Milli Takım'ın attığını gol yapacak bir penaltıcıya ihtiyacı var. Ersun Hoca, bunu mutlaka belirlemeli. Atsa da kaçırsa da bunu değiştirmemeli. 1-1'den sonra önce beraberliği sonra galibiyeti düşündüğü için Ersun Hoca'yı ben eleştirebilirim. Ama haklı bulanlar çıkacak. Hani o meşhur yenemiyorsan yenilmeciler varsa işte onlar. Ben dünkü maçı o ana kadar fevkalade başarıyla yöneten Ersun Hoca'nın takımın en etkisiz iki oyuncusundan biri, bana kalırsa biri Fatih, Gökdeniz'in yerine hatta daha önce Hasan Şaş'ı alarak bütün kozlarını oynamasını beklerdim. O zaman alnından öperdim. Hocaya son bir soru. Bana cevap vermesi için değil. Aynaya bakıp cevap vermesi için. Dünkü maçta Fatih'in yerine Hakan olsaydı?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|