|
|
|
|
|
|
Asıl erotik olan şimdiki filmler, benimkiler değil!
Urfalı bir ailenin kızı olarak zorlandınız mı? Çevirdiğiniz erotik filmlerden dolayı tepki aldınız mı? Hiç almadım. Niye? Erotik değil ki onlar. Şimdikiler erotik! Mankenler ne yapıyorlar zannediyorsun defilelerde. İş kazalarından haberin yok galiba! İşin tuhafı, ben sinemaya burada başlamış biri de değilim; İspanya'da başladım. İspanya'da Amerikan sinemasının o müthiş görkemiyle, o muhteşem setlerde, o Yul Brynner, Charles Branson, Robert Mitchum gibi büyük ustaları izledikten sonra Türkiye'ye döndüğünde, sana sinema teklifi geldiğinde, birdenbire evet dediğinde, karşında tek kamerayla ve bu şartlarda yapılan bir sinema gördüğün zaman biraz afallıyorsun. Artı yönetmene de saygından sana ne derlerse onu yapıyorsun. Çünkü onu öğretiyorlar sana batıda, yönetmen ne derse onu yapacaksın. Bana yönetmenler ne dediyse onu yaptım. Nereden bileceğim, çok ufaktım.
* Kaç yaşındaydınız? 17 yaşındaydım.
* Peki, sizce hayatta bütün amaçladıklarınıza ulaştınız mı? En kestirme cevabı vereyim mi? Hiçbir hedefim olmadı hayatta; hayat bana geldi. Hiç planlı programlı yaşamadım. Hayat bana geldi ve beni aldı götürdü. Ben hiç hayata gidip de senden şunu alacağım demedim.
* Böylesi daha mı iyi peki? Bilmem, sen söyle... Ben mutluyum, benden aldığın ışık ne? Mutluyum, varolan her şeyle mutluyum. Bir şeyin peşinde olmadığım için mutluyum. Herkese göre değişiyor mutluluk. Benim mutluluğum ise nefes almak, yürüyebilmek, koşabilmek, arkadaşlarımla oturup sohbet edebilmek, güzellikleri, acıları, zevkleri, keyifleri, kederleri paylaşabilmek... Beynimin çalışıyor olması... Ben başka şeylerin peşinde değilim, o maddeler, hanlar, hamamlar, yatlar katlar benim için zaten yoktular. Ben bunun için bohem ve farklıyım.
* Kaç yaşındasınız? Tam 50'ye girdim.
* Geriye dönüp baktığınızda pişmanlıklarınız var mı? Aa bak bir tane var. Tina Turner benim peşimden çok koştu. Onun Frankfurt'taki konserine gitmiştim. Kuliste tanıştık, sohbet ettik. 'Türkiye'nin Tina Turner'i diyorlarmış sana, hadi bakalım' falan oldu. Hep birlikte Tina Turner'la 'Proud Mary'i söyledik biz. Gitaristi vardı, çocuk bana uçtu! Dedi ki, 'ön grup olarak Avustralya konserlerinde senin olmanı istiyor Tina.' O sırada ben Türkiye turnesine çıkacağım, 80-90 konserlik anlaşmalarım var; nasıl gidebilirim üç konser için Avustralya'ya.
* Gitseniz ne değişirdi? Belki de dünya starı olurdum! Pişmanlığım budur yani... Bir şey daha kaçırdım. İspanya'da film yaparken, Charles Bronson, Robert Mitchum, Yul Brynner kadroda. Eski Viva Zapata'nın yeni versiyonu çekiliyor. Ben setlerde öğreniyorum bir şeyleri; makyaj, kostüm, giyimler, atlar, yarışlar, kıyamet kopuyor sette. Deliler gibi gözlemliyordum aktörleri, benim için hayat tecrübesiydi o. Paramount Picture'ın prodüktörü, beni Hollywood'a götürüp çok önemli yatırımlar yapmayı düşündü ama ben o sıralar aşıktım Los Bravos'un gitaristine. O aşk yüzünden gidemedim Hollywood'a.
|
|
|
|
|
|
|
|
|