|
|
|
|
|
|
Dizide dayak yiyince herkes ona çok kızdı
'Gece Yürüyüşü' adlı TV dizisinde kocasından dayak yiyen, pasif bir kadını canlandıran Lale Mansur, izleyici tarafından çok eleştirilmesini şöyle yanıtlıyor: Amacım buydu. İzleyiciyi şaşırtmak ve oyunculuğumu farklı durumdaki kadınları canlandırarak geliştirmek.
Ömer Kavur'un çektiği 'Karşılaşma' ve ondan önce de 'O da Beni Seviyor'da çok farklı rolleri canlandıran Lale Mansur, 'Gece Yürüyüşü' isimli dizide dayak yiyen bir kadını canlandırınca başta annesi olmak üzere izleyiciden müthiş bir tepki aldı. Böyle bir rolü kabul etmesinin herkesi niye bu kadar şaşırttığını ise Mansur şöyle açıkladı: "Televizyonda 'Çatısız Kadınlar' ve 'Nasıl Evde Kaldım' adlı dizilerde rol aldım ve her ikisinde de çok neşeli, biraz uçuk-kaçık, deli dolu tiplemeler oynadım. Demek ki, insanlar beni kafalarında belli bir tipe doğru yönlendirmeye başlamış. Bunun çok zıddı, hele de dayak yiyen, yani aile içi şiddete maruz kalan bir kadını oynayınca herkes yadırgadı. Yolda çok insan beni çevirip, "Bu rolü nasıl kabul ettin?" diye sordu. O kadar çok tepki alınca da çok doğru bir şey yaptığımı düşündüm. Çünkü tek tip bir role hapsolmayı hiçbir oyuncu istemez."
BEN DE ÇOK KIZIYORUM Ünlü oyuncu Mansur, canlandırdığı karaktere aslında kendinin de çok kızdığını söylüyor. Ama senaryonun farklı bir bütünü içerdiğine dikkat çekiyor: "Her şeyden önce senaryo önemli benim için sonra da tabii rolümü sevmem. Ben aslında şimdilik çok kızıyorum bu kadına ama sonuçta 'kadına iki şaplak vur, o da otursun' mesajı veren bir dizi değil bizimki. Öyle olsa içinde yer almazdım. Öncelikle yapılan işle aynı dünya görüşünü paylaşmalıyım." Aslında sadece Türkiye izleyicisinin takip ettiği bir sanatçı değil Mansur... Londra ve Edinburgh'ta İngilizce olarak sahne aldığı 'Olağan Mucizeler' sayesinde Avrupalılar da onu yakından tanıyor. Mansur ise yurtdışında eleştirmenlerden iyi tepkiler alan bu oyundan çok etkilendiğini dile getiriyor. Bir sihirbazın yardımcısını oynarken illüzyon ve algı psikolojisi ile ilgili öğrendiklerinin dehşete kapılmasına neden olduğunu söyleyen Mansur, şöyle konuşuyor:
MÜZİKAL HAZIRLIĞINDA "Çok daha komplike olduğunu düşündüğüm şeylerin aslında ne kadar basit olduğunu öğrendim, inanılmaz bir hayranlık duydum. 'Bu kadar basit şeyi nasıl gözden kaçırıyoruz' dedim. Oyunun teksti çok güzeldi. Aşkın da illüzyon olduğunu anlatıyordu; ne kadın ne erkeğin yanında, tamamen objektif..." Mansur, oyundaki tango sahnesinden sonra ağırlıklı olarak tangonun kullanılacağı bir proje için de kolları sıvadı. "Ete kemiğe bürünmüş bir şey yok henüz ortada ama bu proje çıkar çıkmaz ben tangoyu çok sevdiğim için hemen ilgilendim" diyen Mansur, projenin içeriğini "Sahne üzerinde tangoyla anlatılacak bir tür müzikal ama şarkı söylemeyeceğim; sadece şiir okuyacağım ve dans edeceğim" sözleriyle açıklıyor. (Volkswagen Magazin'den alınmıştır.)
|
|
|
|
|
|
|
|
|