|
|
|
|
|
|
Üstün yetenekli minik devlere özel ilgi gerek
Onlar, üç yaşından beri satranç oynuyor, ünlü ressamlara taş çıkartacak güzellikte resim yapıyor ve profesyonel sanatçılar gibi müzik aletleri çalıyor... Özel eğitim alan minikler, müzik dünyasının dahi ismi Tuluyhan Uğurlu gibi ünlü ve başarılı olmak istiyor....
Türkiye'de 0-24 yaş grubunda 34 milyon 500 bin çocuk ve genç var. Her 100 çocuktan 14'ü üstün yetenekli, 2'si de 'özel' olarak dünyaya geliyor. Yani şu anda Türkiye'de 682 bin çocuk üstün zeka ve yeteneklere sahip. Bu çocuklardan ortalama 25 bin kadarı ise üstün yetenekli çocukları yetiştiren bilim ve sanat merkezlerinde eğitim görüyor. Geleceğin ünlü sanatçı ve bilim adamları olmayı hedefleyen çocuklar küçük yaşlardan itibaren bilim ve sanat duayenlerine taş çıkartacak derecede mükemmel eserler ortaya koyuyorlar. Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, üstün yetenekli çocukların diğer çocuklara oranla daha yaratıcı ve geniş bir hayal gücüne sahip olduklarını ifade ediyor.
FARK YARATIYORLAR Üstün yetenekli çocukların diğer çocuklardan daha farklı bir eğitim alması gerektiğini söyleyen Şirin; "Bu çocuklar her şeyi çok hızlı öğreniyor. Onların farklılıklarını dikkate almalı ve onlar için gerekli ortamı hazırlamalıyız. Yoksa gelişme şansları olamaz. Türkiye'de üstün yetenekli çocukların tanımlanacağı ve değerlendirileceği bir kurum oluşturulmalı" şeklinde konuşuyor. Peki kim bu üstün yetenekli çocuklar? Neler yapıyorlar, neler bekliyorlar, diğer çocuklardan farkları ne? 11 yaşındaki üstün yetenekli çocuk Caner Cengiz pek çok yaşıtının henüz tanımadığı genetik bilimiyle çoktan tanışmış. Hatta genetikle ilgili bir gazete bile çıkarmış. "İleride üstün yetenekli olmanın genetik bir şey olup olmadığını araştırmak istiyorum" diyor.
"HER ŞEYİ BİLEMEM Kİ!" Yazı yazmayı ve düşünmeyi çok seven Caner, kendisi gibi üstün yetenekli çocukların bulunduğu İstanbul Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM)' nde özel bir eğitim alıyor. Caner'in annesi Ayşegül Cengiz, oğlunun özel bir eğitim görmesinin çok olumlu etkiler yarattığını söylüyor. Üstün yetenekli bir çocukla iletişim kurmanın çok zor olduğunu söyleyen Ayşegül Cengiz "Caner'e yetişkin gibi davranıyordum. Ama aslında o bir çocuk. Çocuk ruhu var. O dengeyi kurmak için çok çaba sarfettik anne ve babası olarak. Ona yalan söylemek imkansız, gelişigüzel cevap vermek çok zor. Çünkü her şeyi anlıyor. Ona her istediğini anlatmak zorundayım" diyor. Okulda arkadaşlarının tüm soruları kendisine sorduğunu söyleyen Burak "Benim her soruya cevap verebileceğimi düşünüyorlar. Sürekli soru soruyorlar. Elimden geldiği kadar yardımcı oluyorum ama her şeyi bilmem imkansız" diyor. Babası hakim olan Burak da babası gibi hukuk fakültesini bitirip avukat ya da hakim olmak istiyor. Burak Soybir de 12 yaşında üstün yetenekli bir çocuk. 3 yaşından beri satranç oynuyor. Hatta yetişkinlerin katıldığı turnuvalarda ilk üçe giriyor. Yaşıtları arasında ise rakibi yok.
"SADECE BAŞARILIYIZ" Amasya Bilim ve Sanat Merkezi öğrencisi olan Burak "İlkokulda matematik derslerinde konunun hep önünde giderdim. Öğretmen kümeleri anlatırken ben doğal sayılara geçmiş olurdum. Şimdi benim gibi olan arkadaşlarımla daha iyi bir eğitim aldığımı düşünüyorum" diyor. 13 yaşındaki Ayda Polat ise Sinop Bilim ve Sanat Merkezi'nde eğitim alıyor. Bir yaşına basmadan çok güzel resim yapmaya başlayan Ayda gelecekte stilist olup birbirinden farklı ve özgün modeller çizmek istiyor. "İnsanlar bizim çok farklı olduğumuzu düşünüyorlar. Ama biz sadece diğer çocuklardan daha yetenekli ve başarılıyız. Başka bir farkımız yok" diyor.
Gözde GEBELEK / HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|