  |
|
Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz bir şeyler var!
(Ataol Behramoğlu'ndan ilham alarak...)
Futbol takımlarıyla ilgili yazdığınız her yazıdan sonra küfür dolu e-mail mesajları almanız garantidir. Kendini fanatik ve takımının en büyük savunucusu sanan, mizahtan zerre anlamayan ve sadece kendi takımına laf edilince bağıran birtakım zeka özürlülerle tanışmış olursunuz. - "İki kişi bir yazıyı nasıl yazıyorsunuz, üstelik ayrı şehirlerde oturup da" diye merak edenler parti kursa, tek başına iktidara gelir. - Hakkında 'gay dedikodusu' çıkmamış star gerçek bir star değildir. - Bir Galatasaraylı'yla bir Fenerbahçeli arasındaki kızdırmaca genellikle iki argüman arasında döner: "Siz önce UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı alın öyle konuşalım." "6-0'ı ne yapacaksınız peki? Unutmayacağız, unutturmayacağız." - Her Türk asker doğar ama her asker Türk doğmaz. - Bir filmin yahut bir kitabın enteresan bir konusu varsa ve anafikri bir soruya indirgenebiliyorsa medyamız o soruyu mutlaka manşete taşıyıp ünlülere sorarlar. (Bkz.: Simbiyotik filmi ve "En yakın arkadaşınız ya ölecek ya da eşinizle sevişerek hayatta kalacak. Böyle bir durumda siz olsanız ne yaparsınız?" sorusu...) - Bilim adamı dediğin adam kararsızdır. Bugün 4 beyazdan sakınmak lazımken, öbür gün sakınmamak gerekebilir. - Burası öyle bir ülkedir ki, bir diyetisyen (Taylan Kümeli) yahut bir hava durumu sunucusu (Bünyamin Sürmeli) bir dönem Tarkan kadar medyatik olabilir. - Laiklik ilkesi bir noktada işlemez. Borsa ve siyaset işleri birbirinden ayrılamazlar. Piyasanın dediği olur. - Ana ve babasından başka kimse tarafından tanınmayan zengin bir Anadolu eşrafının oğlunun herkes tarafından tanınması için ardı ardına 2 adet medyatik hatunla birer hafta takılması yeter de artar bile...
|