Kart Finans mükemmel buluş!
Uzun bir süredir 'Kart Finans' problemi yaşıyor ülkemiz. Sevgili Hülya Avşar bir taş attı kuyuya, aman ne çok alıngan deli varmış! Herkes pek ciddiye aldı. En çok da Mehmet Ali'ye şaşırdım. Ondan çok esprili cevaplar beklerdim doğrusu... Hülya Türkiye'nin en eğlenceli, en muzır kadınlarındandır. Aynı zamanda Terazi burcu. Burcunun özelliğinden de olabilir. Emin olun ki birilerinin bu kadar kırılacağını, alınacağını düşünseydi asla söylemezdi bu sözleri... Şimdi üzerine alınanlar da itiraf etsin, 'Kart Finans' mükemmel bir buluş! Bence kızmak yerine bunun tadını çıkarsınlar... Geçen gün bir masada arkadaşlarımın arkadaşı bir bey vardı; çok yaşında! Genç bir kızla berabermiş. Adam masadan kalkar kalkmaz bin tane şey söylediler arkasından. 'Kart Finans' esprileri de havada uçuştu. Oysa adamcağız çok mutluydu. Ben de önemli olanın, bu saatte adamı hayata bağlayan tek şeyin sevgi olduğunu savundum. Hayatta yapması gereken her şeyi yapmış, deli gibi çalışmış, hırsızlık etmemiş, kimseyi öldürmemiş, kendi parasını kendisi kazanmış, kiminle isterse paylaşır. Kime ne? Bizler en çok ne zaman kızar, ne zaman sinirleniriz biliyor musunuz? Zaten içten içe rahatsızlık duyduğumuz bir şeyler söylendiği zaman... 'Gerçekten böyle mi?', 'Ya sahiden böyleyse?' duygusu yüzünden... Peki bir ilişki yaşarken nasıl bir mantık kurarsınız? Ya da kurmazsınız? Ben hemen kendimden örnek vereyim: Hayatım boyunca öncelikle ilişki içindeki dengeleri kontrol etmeye çalışırım. Hemen örnek vereyim: Beraber olduğum insanla bir yıl ya da beş yıl birlikteyim diyelim. Bu zaman dilimi içinde ne kadar mutlu olmuşum, ne kadarı mutsuz geçmiş, bana ne kazandırmış? Şimdi bu kazancı 'amaaan ne hesaplı kadın' diye algılayanlar olabilir. Bunun maddi bir alışverişle uzak-yakın ilişkisi yok arkadaşlar. Bana göre her türlü ilişki bir alışveriş. Buna arkadaşlıklarımız da dahil... Çok alakasız iki insan görürüz ve birbirlerine asla yakıştıramayız. Hayat dolu bir adamla, son derece soğuk bir kadın. Hemen başlarız: "Bu adam kafayı yedi, kadın da adama büyü yaptırdı sanırım şekerim", "Bu adam asla böyle değildi", "Aa bu cahil adamla bu kadının işi ne? Kadının ruhu sufli şekerim!" Ya da ay bu kız bu adamı kullanıyor, parasını yiyor." Bize ne! Ya da size ne? Bu kız yemeyecek de biz yiyeceksek adamın parasını, o zaman anlarım bu mantığı. Hatta daha çok bağıralım o zaman. Hele bazen iyice haddimizi aşıp, cinsellikleriyle ilgili bile yorumlar yaparız. Burada hakikaten 'oha falan oluyorum!' Biz nereden biliriz ki bu insanların ne paylaştıklarını?! Neyse ben yine bana ne kazandırmış, ne kaybettirmiş hesabını anlatayım... Biriyle beraber olduğum zaman dilimi içinde kaç gün mutlu olmuşum? Bir ayın 20 günü mutlu, 10 günü mutsuzsam devam ettirmeye çalışırım. Bu oran fifty-fifty olmuşsa düşünmeye başlarım. Hatta biraz hızlandırırım. Salak durumuna düşmeyi pek sevmem. (Çünkü ilişkilerinden sürekli şikayet eden ve buna rağmen devam ettirenlere ayrı gıcığım!) Bundan sonrası öfke ve kini getirir beraberinde. Çenenize vurur, benden neler götürdü şeklinde... Bir de 'saçımı süpürge ettim' vardır ki, bu en dayanılmazıdır. Sen pissen biz ne yapalım demek gelir içimden hep. Bir de 'beni kullandı ama akıllandım' cümlesi... O zamanki senle şimdiki sen arasında nasıl bir fark vardı, ayrılınca aniden beynine kan mı gitti hissi uyandırır bende. Bizler yanyana durduğumuz insanları koruyup kollamayı başarırsak, diğer insanlara çok fazla söz söyleyecek fırsat vermeyiz. İlle de söylemek isteyenler de bir süre sonra kendilerine yeni bir meşguliyet bulacaklardır emin olun. Bu arada e-maillerime önümüzdeki haftadan itaberen cevap vereceğim ve bazılarını yayınlayacağım. Hoşçakalın...
|