600 milyon lira zarar etmişim...
Cep telefon faturamı inceleyerek bilgi veren her yöneticide aynı alaycı gülümsemeyi ve acıyan bakışı yakaladım. Açık açık ifade etmeseler de "Allah aşkına siz cahil misiniz" der gibiydiler. Benden her ay (ortalama) 200 milyon lira (KDV ve Özel İşlem Vergisi dahil) tahsil eden Turkcell yöneticileri de bu gruba dahil. Onlar bile "Yavuz Bey, yanlış tarifede çakılıp kalmışsınız. Siz Procell'de kalarak hata yapmışsınız" diyordu. "Elinizin körü" demedim ama sordum: "Madem yanlış tarifedeyim, niye beni uyarmıyorsunuz. Bu sizin göreviniz değil mi?" Yanıt bilgisizliğimi yüzüme vurur gibiydi: "Yavuz Bey, 21 milyon abonemiz var. Mümkün olduğu kadar her kesimi uyarıyor ve belli tarifelere yönlendiriyoruz. Siz azınlıkta kalan (azınlık dedikleri 200-300 bin kişi) gruptasınız. Ancak 200 bayimizin her birinde tüketicilerin doğru tarifeyi seçmesine yardımcı olacak bir görevlimiz var. Tüketicilerin bu merkezlere başvurarak bilgilenmesini sağlıyoruz ve istiyoruz." Sonuçta gazeteciyim. İşimin en önemli parçası telefon. Peki nasıl bir cep telefonu kullanıcısıyım? İnanması zor ama, bu soruyu kendime sormadığım ve gerekli bilgi desteği almadığım için Turkcell'e bir yıl boyunca fazladan yaptığım ödeme miktarı 600 milyon lirayı geçmiş. Haklı olarak "ne demek fazla ödeme" diye sorabilirsiniz.
Aylık konuşma süresi Olay şu efendim. Eğer ben Turkcell'in Procell yerine Bizbize+3 no seçeneğini kullansaymışım, örneğin Ağustos faturamda yurtiçi konuşmalarımın toplamı 130 milyon lira değil (KDV ve ÖİV dahil) 87 milyon lira olacakmış. Tarifenin adı Bizbize+1 no seçenek olsaymış, aylık ödeme miktarı 89 milyon lirada kalacakmış. Sadece Ağustos ayında yanlış tarifede bulunduğum için en az 45 milyon lira içeri girmişim! İncelemeye göre, son sekiz ay dikkate alındığında her ay ortalama 264 dakikalık kullanım yapıyorum. Bu kullanım beni, yüksek kullanıcı profili içine sokuyor. Turkcell yöneticilerinin tespiti şöyle: "Siz, Bizbize tarifesi içine girmelisiniz. Sonra bu tarifenin 3 no seçenek kısmını kullanmalısınız. Çünkü, Ağustos faturanızdan anlaşıldığı kadarıyla en çok 3 kişi ile konuşuyorsunuz. (Biri eşim. Diğeri gazetedeki yardımcım. Diğeri de bir haber kaynağıydı.) Onlara bu seçeneğin bana her zaman uygun olmayacağını çünkü ilk iki kişi ile konuşma sıklığım değişmemesine rağmen, 3'üncü kişinin devamlı değiştiğini söyledim. "Öyleyse aynı tarifenin 1 No'lu seçeneği size en uygunu" önerisinde bulundular. Eğer Turkcell'de kalırsam, bu tarife uygun görünüyor. Diğer operatörleri incelemeden karar vermeyeceğim herhalde...
Sorulması gereken soru Eğer çabanız, aylık cep telefonu faturası hafifletmekse, abonelerin öncelikle şu sorunun yanıtını bulması gerekiyor: "Aramalarım genelde hangi operatörde sonlanıyor?" Örneğin benim, aylık 264 dakikalık aramamın 194 dakikası yine Turkcell hatlı telefonlarda sonlanıyor. Geriye kalan aramalar, ya sabit hatlara, ya da diğer operatörlere yönelik. Yapılan resmi açıklamalara göre Türkiye'de 32 milyon cep telefonu abonesi var. Bu abonelerin dağılımı şöyle: Turkcell 20.9 milyon, Telsim 6 milyon ve Avea 5 milyon. 22 milyon da Türk Telekom'a ait sabit hat var. (Aktif abone sayısının çok daha düşük olduğu unutulmamalı.) Operatörler konuşma trafiğini şebeke içi ve şebeke dışı olmak üzere iki gruba ayırıyor. Düne kadar, (Aria ve Aycell ve bu iki operatörün birleşmesiyle oluşan Avea piyasaya girene kadar) Turkcell ve Telsim, şebeke içi konuşmaları sadece abonelerinin aynı operatörde sonlanan konuşmaları olarak sınıflandırıyordu. Yani diğer operatörü ve sabit hattı aramak "Şebeke dışı" olarak değerlendiriliyor ve daha yüksek bir bedel alınıyordu. Piyasadan pay almak isteyen Avea ilk kez sabit hatları da şebeke içi olarak tanımladı. Evlereşenlik tarifesi böyle doğdu. Onu diğer operatörler takip etti. İleride detaylı analiz edeceğim. Bir örnek ile yetineyim. Örneğin şebeke içi arama 100 birim ise sabit hattı aramak 400 idi. Şimdi sabit hattı aramak da 100 oldu. Turkcell'in "Ha-ha-ha harika, Ha cepten eve, ha cepten işe" reklamı da işte bu değişikliği anlatıyor.
|